İsrail icad edildiği tarihten bugüne habis bir ur gibi, kanserli bir hücre gibi habire yayılıyor. İsrail yayıldıkça ve yeni yerleşim alanları açtıkça Filistin küçülüyor. İsrail öldürdükçe Filistin halkı azalıyor.
İsrail, bu habis ur, Ortadoğu’ya girdiğinden beri devamlı katlediyor.
Bir devlet olarak var değil İsrail. Bir terör şebekesi, katliam makinesi işlevi görüyor.
İsrail katlediyor, dünya üç maymunu oynuyor.
Bütün katillerinin adını ezbere biliyoruz İsrail’in. Hepsi için beddua etmişliğimiz var.
Çünkü İsrail’de kim başa geçmişse ihmal etmediği tek şey Müslüman Filistinlileri öldürmek olmuştur. İsrail öldürmek için kurulmuştur.
İsrail öldürmeye son verdiği, yayılmaktan vazgeçtiği anda kendi sonunun da geleceğini düşünmektedir.
Çünkü İsrail meşru bir devlet değildir. Bir kere devlet değildir.
İsrail bir terör şebekesidir.
Kötülüğün şeffaflaştıkça, sıradanlaştıkça çok daha yıkıcı olduğunu kanıtlayan bir şey İsrail, ama asla bir devlet değil.
Hatırlıyoruz, gözlerimizin önünden hiç gitmiyor, babasının kollarının altına sığınan Muhammed’in İsrail’in keskin katillerince nasıl kurşuna dizildiğini. Bir başka Muhammed’in İsrail katilleri tarafından taşlarla kemiklerinin kırıldığını. Evinin kapısı önünde oynarken oracıkta bombalanan çocukları, plajda top oynarken, okul sıralarında otururken, annesinin koynunda süt emerken, daha doğmamışken İsrail’in katlettiği yavruları...
İsrail’in doğmamış bebeklerden bile korktuğunun resmidir bunlar. Çocukları ‘Hamas militanı’ diye bombalayan bir devlet olabilir mi? Ona devlet denir mi?
Sabra ve Şatila katliamını da unutmadık, 991 kişi acımasızca öldürülmüştü Beyrut Kasabı’nın emri ile.
Cenin Mülteci Kampı’nda evini başına yıktığı, toprağına, vatanına el koyduğu 1300 mülteciyi sığındığı kampta katletmişti İsrail. Gene başına bir şey gelmemişti.
Bir okulu hedef almış ve bombalamıştı da kimsenin sesi çıkmamıştı. Tamamı öğrenci onlarca çocuğu oturdukları sıralarda öldürmüştü.
Birleşmiş Milletler’e ait bir okulu bile bombaladı da İsrail, Birleşmiş Milletler bir daha yapma demekle yetindi.
Hastane, mülteci kampı, okul, fabrika, yolcu uçağı, insanı yardım taşıyan bir filo... İsrail katlederken seçici davranmıyor, sadece öldürmeye programlı bir kiralık katil gibi davranıyor.
İsrail Ortadoğu’nun kalbine saplanmış bir bıçak, vücuda yerleşmiş bir kanser hücresi. Yaptığı her katliam onu büyütüyor, arsızlaştırıyor, cesaretini, yayılma hızını artırıyor.
Bakıyor ki kimse ses etmiyor, ben öldürdükçe Amerika, Avrupa, İslam dünyası sessizliğini koruyor hatta bana arka çıkıyor, öldürmeye devam ediyor. Öldürmezse yıkılacağını düşünüyor. Yayılmazsa çökeceğini...
Filistin halkına soykırım uyguluyor İsrail.
2008’den beri bahanesi Hamas. Filistin halkının oylarıyla seçtiği Hamas’ı terörist ilan etti, kendi terörünü saklayabileceğini sanarak. Hoş öyle bir kaygısı da yok İsrail’in, bahaneye bile ihtiyaç duymuyor. O sadece katlediyor...
2008’de Gazze’ye yaptığı Dökme Demir Operasyonu’yla 1300 Filistinli’yi katletti.
Hatırlayın, Liberman’ı kesmemişti bu katliam da atom bombası atalım Gazze’ye, ancak böylece yok edebiliriz bunları demişti.
Gazze, İsrail ve Mısır’a sınırı olan ve her taraftan abluka altına alınmış bir kamp adeta. Tünellerden giren yardımlar da olmasa zaten açlıktan ölebilirler. İsrail o tünelleri de bombalıyor.
İsrail doğmamış çocuklara karşı bile tedbir için operasyon yapabilen bir terör şebekesi.
Güneydeki ülke, hani sevdiğiniz, tarafsız olmamız gereken İsrail bu işte!