Yıl 1950
Tüm dünya Güney Kore ile Kuzey Kore arasında patlak veren savaşla irkilir.
NATO, üyesi olmasına rağmen Güney Kore’ye yardım etmekte oldukça gecikmektedir..
Türkiye henüz NATO üyesi bile olmadığı halde tam 50 bin asker gönderir. (2 sene sonra, Kore’ye yaptığı askeri destek nedeniyle üyeliğe kabul edilecektir.)
Bu savaşta 721 şehit, 175 kayıp, 2147 yaralı, 234 esir ve 346 hastadan oluşan ağır bir bedel öder Türkiye.
Bir de hatırlatma yapalım, Türkiye’den Güney Kore tam 7976 KM ve bugün bile uçakla 12 saatte gidilebilmekte. O günlerde tam bir buçuk ayda gider Türk askeri Kore’ye.
Güney Kore’ye dost elini uzatır Türkiye, çoğu zaman olduğu gibi düşenin yanında durmuştur.
***
Savaş biter, Türk askeri 721 şehidini Kore’de defnedip döner.
Güney Kore’nin yaralarını sarması uzunca zaman alır. Ama bu savaşı unutan Güney Koreliler milli bir kalkınma mücadelesine girer. Güney Koreli her bir yetişkin günde en az 16 saat çalışır, gereksi tüm masraflardan kaçınır. Hepsinin milli bir davası, bir milli şuuru vardır.
O bitik ülkeden bir süper güç çıkarmak.
Durmadan, duraksamadan çalışırlar.
Aynı dönemlerde Türkiye’de siyasi çalkantılarla, ihtilallerle, başbakan idamıyla, Yassıada günleriyle, sağ-sol kavgalarıyla geçer.
Kısacası Güney Kore çalışarak, araştırarak, geliştirerek gelirken 2000’lere Türkiye kavgayla, gürültüyle, ayrışa ayrışa, bölüne bölüne gelir.
Nereye mi varmaya çalışıyorum?
Bugüne geldiğimizde daha dün, 1950’de askeri yardım ve destek gönderdiğimiz Güney Kore’nin bugün Türkiye’de tam 88 tane fabrikası var.
“Böyle çalışılır, böyle uykusuz kalınır, böyle üretilir ve böyle büyütülür” dersi veriyor Güney Kore.
1950’den 2000’e gelene kadar kavgayla, bölünme tehlikesiyle, darbelerle verdiğimiz maddi ve manevi büyük kayıp devam etsin istiyorlar. Bu dünyayı yönetenler için Türkiye bitmemesi, batmaması gereken ama hiçbir zaman da çok büyümemesi gereken bir ülke.
Bir an önce bağırsaklarını temizlemeli, içerideki düşmanlarından ülkeyi arındırmalı ve dünyanın bir sonraki yıldızı olmanın çabasına girişmeli Türkiye.
İşte örnekler önümüzde.
Daha neyi bekliyoruz?
***
BAKIŞ AÇISI
Bir başka Güney Kore - Türkiye kıyaslaması.
Yıl 1990
Türkiye merkezli Arçelik’in büyüklüğü 1 Milyar Dolar iken; .
Aynı tarihte Güney Kore merkezli Samsung’un büyüklüğü ise 3 Milyar Dolar.
2014 yılına geldiğimizde tablo oldukça değişir.
Arçelik 4 Milyar dolara ulaşmıştır. (4 kat)
Samsung ise 120 Milyar dolara. (40 kat)
Samsung’a hiç bakmazsak, “Vay be!” diyebiliriz “Arçelik’in büyümesi tam dört kat…”
Bakış açımız “Ölmeyecek kadar yaşamak”tan “Zirveye oynamaya” dönüşmeli bir an önce.
Eski halimize bakıp yetinmeyi bırakmalıyız. Dünyanın dengelerini altüst eden Güney Kore gibi örneklere bakıp çok daha büyük hedefler koymanın zamanıdır.
***
Yaklaşık bir yıldır yazmakta olduğum gazetem Star Gazetesi’nin bugün 17. yıldönümü, yaş günü. Bana sizlere erişme fırsatını sunan Star Gazetesi’ne ve gazetemizi bünyesinde bulunduran ES MEDYA’ya bu vesileyle teşekkür ederim. Nice mutlu yaşlara STAR!