Yazı dizimizin son kısmında dilekçenin "olaylar" kısmındaki tespitlere değinerek başlamak istiyoruz. Dilekçede, BM Genel Sekreteri'nin, Güvenlik Konseyine yazdığı yazıdaki tespitler başta olmak üzere şu hususlara yer veriliyor:
► İsrail'in askeri operasyonunun başlangıcından bu yana, yüzde 40'ından fazlasının çocuk olduğu 15.000'den fazla kişinin öldürüldü.
► Tüm evlerin yarısından fazlası yıkıldı. 2,2 milyonluk nüfusun yaklaşık %80'i daha küçük alanlara zorla gönderildi.
►İnsanların sığınacak yeri yok, sokaktalar!
► Patlayıcı savaş kalıntıları bölgeleri yaşanmaz hale getiriyor. Sivillere yönelik etkili bir koruma yok. Gazze'de sağlık sistemi çöktü. Hastaneler savaş alanına döndü.
► Gazze'de hiçbir yer güvenli değil.
► Salgın hastalıklar ve komşu ülkelere kitlesel yer değiştirme baskısının artması da dâhil olmak üzere daha da kötü bir durum ortaya çıkaracak düzeyde.
► Refah üzerinden malzeme teslimatı neredeyse yok gibi. Olanlar da Gazze'deki ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmıyor.
Dilekçede dikkat çeken diğer değerlendirmeleri şöyle özetleyebilirim.
»» İsrail'in Gazze'yi güdümsüz bombalar ile vuruyor. Bu bombalar 900 kg ağırlığa ulaşan boyutta. Ölümcül yarıçapı "360 m'ye kadar" olduğu tahmin edilen ağır bombalar bunlar. Bu bombalar çarpma noktasından 800 metreye kadar ciddi yaralanma ve hasara yol açıyor. Küçücük bir alanda yaşayan yoğun nüfus, kapasitesinin çok çok üstünde bir bombalama ile karşı karşıya...
»» Birleşmiş Milletler görevlileri Gazze için "büyük bir çocuk mezarlığı" ifadesini kullanıyor. Bu savaş sadece çocukların öldüğü bir savaş olarak dünya tarihindeki yerini aldı.
»» Ölüm sadece bombalama ile gelmiyor. Yok olan alt yapı nedeniyle bugün bombalama dursa bile uygulanan ambargo ve meydana gelen tahribat Gazze'de yakın zamanda hiç kimsenin kalmayacağına işaret ediyor.
»» Kişi başı sadece 1,5 litre civarı temiz su imkânı var. Bu nisap olağan üstü durumlardaki ihtiyaçların bile çok çok altında. Aynı durum kişisel temizlik için gerekli koşullar için de geçerli.
»» Dünya Sağlık Örgütü; İsrail güçlerinin Gazze'de nüfusun yoğun olduğu bölgelerde, beyaz fosfor kullanıldığını bildiriyor. Az miktardaki beyaz fosforun bile derin ve ciddi yanıklara neden olabileceğini, kemiğe kadar nüfuz edebildiğini ve ilk tedaviden sonra yeniden alevlenebildiğini biliyoruz.
Dilekçede Devlet Yetkililerinin yaptığı açıklamalar, orduya ve halka verdikleri mesajlara da yer veriliyor. Birçoğunu medyadan bildiğimiz ifadelere ek olarak Maliye ve Tarım bakanlarının yaptığı "Gazze'yi yerle bir etmek için tüm mali imkânlarımız hazır" ve "Artık Gazze bizim" biçimindeki açıklamaları da metinde yer alıyor. Bu ifadeler İsrail Devleti (!) sorumluluğu anlamında önemli. Zira dilekçeye bakıldığında Başbakanından en alt rütbeli askerine kadar "soykırımı" işlediğine dair açıklamalar ve destekleyen deliller mevcut.
Tüm bu derli toplu bilgiler ve sunulan delillerden sonra Güney Afrika Cumhuriyeti şunu diyor: "Güney Afrika, İsrail'in -devlet organları, kamu görevlilikleri eliyle- davranışlarının ve Gazze'deki Filistinlilerle ilgili olarak İsrail'in talimatıyla veya İsrail'in yönlendirmesi, kontrolü veya etkisi altında hareket eden diğer kişi ve kuruluşlar, Soykırım Sözleşmesinin I, III, IV, V ve VI. maddeleri de dâhil olmak üzere yükümlülüklerini ihlal etmektedirler". Dilekçede ayrıca tedbirler ve acil kararlar konusunda da talepler mevcut.
Bu ifadeler bilenen bir gerçeğin dünya kamuoyuna haykırılması demek!
Güney Afrika, Uluslararası Adalet Divanında İsrail'in soykırımına derhal son vermesini istiyor!
Bu davaya ülkelerin müdahalesi ile kapsam genişleyebilir.
Bu dava büyük bir eşiğin aşılması adına önemli...