Artık yaz geldi. Parlayan güneş, herkesi tatil moduna çoktan sokmuş durumda. Bu manzaraya hepimiz alışkınız, bu yaşadığımız ilk yaz değil çünkü. Her şey daha önceki yazlarla aynı görünüyor olabilir ama aslında durum çok farklı! Bu yıl güneş hiç olmadığı kadar aktif. Küresel ısınma tüm hızıyla devam ediyor ve El-Nino yani okyanus akıntılarındaki yön değişimi sebebiyle bu yaz her zamankinden daha sıcak geçecek. Ancak özellikle güneş aktivitelerinin maksimum seviyeye çıkacak olması, hatta güneş fırtınalarının oluşma ihtimalinin her geçen gün artması güneşin bugüne kadar olduğundan daha tehlikeli hale gelmesine sebep oluyor.
Bu sene yaz bizim için her sene olduğundan biraz daha fazla bunaltıcı, dayanılması zor geçecek. Yapılan uzun süreli hava tahminleri bu yönde. Peki biz bu aşırı sıcaklara ne kadar hazırız? Gerçekten bilim insanlarının altını çizdiği gibi güneşle Rus ruleti mi oynuyoruz? Güneş patlamaları henüz ciddi anlamda yaşanmaya başlamadı. Güneş patlamalarına ilişkin önlem almak bir yere dursun, henüz güneşin normal haliyle bile baş edebilmiş sayılmayız.
SÜS?HAVUZLARI?MİKROP?DOLU
Sıcak havada neler yapılması, neler yapılmaması gerektiğini bilmiyoruz ve maalesef bir türlü öğrenemiyoruz. Dört gözle beklediğimiz sıcak, güneşli yaz günleri bir anda kabusa dönüveriyor o yüzden. Zeytinburnu’nda süs havuzunda yüzerken, oyun oynamaya, aslında kendi kendilerine eğlence ortamı yaratmaya çalışan iki kardeşin yaşadıkları buna bir örnek aslında. Biri henüz küçücük yaşında, aramızdan çoktan ayrıldı. Diğeriyse tedavi altında...
Türkiye’de pek çok süs havuzu çocuklar tarafından amacı dışında kullanılıyor. Burada elektrik tesisatında hata tespit edildi ama öyle olmasaydı da yine süs havuzlarının PH değeri kontrol edilmediği, suyu mikroplardan arındırmak için klor benzeri dezenfektanlar kullanılmadığı için o havuzlar zaten yüzmek bir yana parmak değdirmeye bile uygun yerler değil! Yani süs havuzları deri, göz, ağız ve burun hastalıklarına davetiye çıkarıyor.
KİMSE?RİSKİ?DÜŞÜNMÜYOR
Aynı şekilde genellikle Güneydoğu’da yazın serinlemek için çocukların yüzmeye çalıştıkları su kanalları da pekçok çocuğun boğularak hayatını kaybetmesine sebep oluyor. Tabii ki “Çocuktur yapar” diyenleriniz var ama onlara bu durumun ciddiyeti anlatılmıyor, öğretilmiyor. Gerçi en ufacık sel, su baskını durumunda yollarda biriken suyun içinde benzer tehlikeler mevcut iken büyük küçük hiçbir korunma olmadan çıplak ayaklarıyla rahat rahat yürüyenlerin bu bilince sahip olup bunu çocuklarına öğretmesini beklemek de güç. Üstelik oradaki tehlike sadece elektrik çarpması da değil, o su her ne kadar alçak seviyede bir su gibi gözükse de sizi alıp sürükleyebilecek güçte. Kimsenin bu riski düşündüğü, önemsediği yok.
Yazın güneşin tepede olduğu saatlerde yaşlı, çocuk, kadın, erkek ayırmadan açık alanlarda bulunmak bile tehlikeli aslında. Serinlemek içinse gölgede durmak, sık sık ılık ya da soğuk suyla duş almak, açık renkli kıyafet ve şapka kullanmak, bol sıvı tüketmek, mümkün olduğunda klimalı ortamları tercih etmek, yüzme biliyorsanız denize ya da yüzme havuzlarına girmek sayılabilecek çareler arasında. Bunun dışında kalan seçenekler başka tehlikelerle dolu olabilir. Aslında her suya girilmemesi gerektiğini, suların çeşitli tehlikelerle dolu olduğunu önce öğrenmek, sonra çocuklarınıza, öğrencilerinize öğretebilmek çok da zor olmasa gerek.