Aslında Vida’nın kırmızı kart gördüğü 16. dakikaya kadar, Beşiktaş ağırlıklı olarak Bayern ceza sahası içinde ya da yakınındaydı. Gerçi pozisyon bulamıyor, şut atamıyorduk ama; Almanları ciddi anlamda huzursuz ediyorduk.
Sahamızdan top çıkarırken kaptırdığımız top, Vida’nın atılmasına neden oldu. Sonrasında, bu olayın şokuyla mahkum oynadığımız 10-15 dakika; canımızı fena sıktı. Sonrasında kendimize geldik, yüklendik ve hatta Pepe ve Quaresma ile pozisyon bile bulduk. Tam da Bayern’i bloke ettiğimiz anlarda, karambol ve ofsyat kokan gole teslim olduk. Mülller topu neredeyse dürterek, tıngır-mıngır kalemize soktu. Yazık!
***
Bayern Münih’in ilk yarıda zaman zaman yükselen baskısı sırasında, bir pozisyon sonucu bütün savunma ellerini havaya kaldırarak ofsayt itirazı için durdular. Oysa oyun devam ediyordu. Bayernliler topu tutabilse, gol kaçınınılmazdı. Bu ne acemice ve basit hata...
Gene de, dünyanın sayılı bir takımı karşısında; bir kişi eksik oynayarak, ilk yarıda iyi bir mücadele verdiğimizi söyleyebiliriz. Golü, devrenin bitiş anlarında yedik. İnsan üzülüyor.
***
İkinci yarı tamamen çözüldük... Fark ikiye çıkınca; Şenol Güneş gol atmayı düşünmekten çok, daha da fark yemeyelim diye ürkmüş olmalı ki, Tosiç’i sokarken tek santraforumuzu oyundan çıkardı.
Kenardan sahadakilere verilen mesaj, “Paçanızı kurtarın” türünde bir ricat işaretiydi. Beşiktaş zaten çaresizleri oynuyordu. Görüntümüz kötüydü. Utanç vericiydi diyeceğim ama, utandım.
Bayern Münih, hiçbir direnç/karşı duruş ve inatla karşılaşmadan farkı açıyordu. Çünkü bizimkiler teslim bayrağını çoktan çekmişti.