Ülkenin ne kadar psikopatı, sapığı, ruh hastası varsa hafta içi evlerimizde. Öğle vakti kendimizi, en uç ve en sapkın hâdiselerin içinde buluyoruz.
Türlü türlü sapkınlıklardan, şeytana pabucunu ters giydirecek cinayetlere kadar, toplumunun genelinin aklına hayaline gelmeyecek habisliklere şahi ttutuluyoruz.
Öyle "Beğenmiyorsan seyretmezsin olur biter" denilecek bir vaka değil. "Öğle kuşağı" denilen her yaştan insanın hayatın içinde olduğu vakitte bir bekleme salonunda, alışveriş için girdiğiniz bir dükkanda, bir okulun öğretmenler odasında vb. yerlerde televizyon varsa bu şenaate maruz kalıyorsunuz. Kendimizi ve ailemizi bu programlardan korumamız mümkün değil.
Evet, bu tür sapkınlıklar ve cinayetlerde her zaman olmuştur ve olacaktır da. Maalesef bunu engellemek çok zor. Lâkin şenaati yaymamak, genelleştirmemek elimizde. Ülkenin bir köşesinde işlenmiş bir vahşeti, bir sapkınlığı güpegündüz evlerimize taşımaya kimsenin hakkı yok.
Özendirici olmaması için intihar haberlerine düzenleme getirilmişti. Hakeza uyuşturucu maddelerle alakalı haberlerde de kullanılan dile dikkat ediliyor. Bir ara medyada eşcinsel sapkınlarla ilgili övücü haberlerden geçilmiyor, bu sapkınlığa düşmüş kişiler parlatılıyordu. Eşcinsel sapkınlık normalleştirilmeye çalışılıyordu. Toplumda oluşan tepki neticesi bu tür haberler bir anda kesildi.
Devlet denilen yapı, bu tür tekil hadiselerin toplumun geneline yayılmaması için de vardır. Devlet, hadisenin olduğu yerde olayı çözer, yargılamasının yapılmasını ve hapishaneyse hapishanede hastaneyse hastanede ilgili kişilerin tutulmasını sağlar. Yani şenaat toplumun geneline yayılmadan mahalinde tutulur.
Bize ne bilmem kimin sapkın düşüncelerinden, bize ne cinayet planlarından, bize ne aldatma hikayelerinden. Gündüz vakti ekranlarda kötülükler konuşulacağına iyilikten, güzellikten, doğruluktan bahsedilen programlar yapılsa fena mı olur? İyiyi, güzeli, doğruyu yaymamız gerekiyor.
Cezaevleri için "Suçlular burada ıslah olmuyor, suçlarında profesyonelleşiyorlar, koğuş arkadaşlarından yeni taktikler öğreniyorlar" denilir. Artık cezaevine girmeden de, mezkûr gündüz kuşağı programlarını seyrederek de her türlü suçun ve sapkınlığın ustası olabilirsiniz. Şuurlara alternatif üzerine alternatif, seç beğen uygula; Türk televizyonculuğundan büyük hizmet!
Bu programlarla mı ahlâklı ve sağlıklı nesiller yetişecek?
Mezkûr programlar halk arasında güveni zedelediği gibi halkla ile devlet arasındaki bağıda zayıflatıyor. Soruşturma, gözaltı, kovuşturma, mahkeme; bu tür hadiselerde aklınıza gelecek tüm devlet işleyişi artık televizyon ekranlarında yapılıyor. Tabiî ki halk da "Devlet nerede" diye soruyor.
Nihayet bir devlet adamı bu programlara isyan etti. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya şenaat programları hakkında şunları söyledi: "Bu yayınlarda etik değerlerden sapmalar var. Bazı şeylerin herkesin ortasında konuşmamızın ne anlamı var yani. Bunun basın-yayın özgürlüğüyle ne alakası var. Suçu aydınlatmak İçişleri Bakanlığı'nın işi. Adaletin tecelli etmesi Adalet Bakanlığı'nın işi. Bizim adımıza kararları mahkemelerimiz veriyor. TV'lerdeki o tür yayınları ben kabul etmiyorum, onlar değer sapması."
Bakan Yerlikaya'nın da belirttiği üzere, günlerce bir cinayeti, bir sapkınlığı gündüz vakti televizyonda saatlerce konuşmanın basın-yayın özgürlüğüyle alakası yoktur. Kötüyü yaymak televizyonculuk değildir.
İnternet üzerinden üzerimize boca edilen şenaate müdahale edilemiyor ama televizyona müdahale edilebilir. Zarardan dönmek akıllıların işidir!