Gazeteci sokağı duymuyor, politikacı mahalleye uğramıyor. Herkes elinde cep telefonu. Kitleler sosyal medya üzerinden kendilerine sunulan ülke gündemini tartışıyor.
Dünya gündemini takip etmeyen medya mensupları bir internet kanalında yayın yapan fenomeni konuşuyor. Editörler twitter listeleri üzerinden Türkiye'nin sorunlarını sıralıyor.
Koskoca bir savaşın ortasına girerek insanlık için tahıl koridoru açan Türkiye bir pop şarkıcısının kıyafetini ve hakaret dilini günlerce konuşuyor.
Libya'da olup bitenler Mavi Vatan tezimizi pekiştirecek ve enerji maliyetlerimizi etkileyecek kadar önemliyken biz güya restore edilirken çalınan Kızkulesi'ni tartışıyoruz.
CB Erdoğan Balkan Turu'na çıkıyor, bölgedeki çatışma risklerine karşı istikrarın ve barışın sesini yükseltiyor, bizim koskoca gazetelerimiz "Balkondan Tarkan Konseri 500 Dolar" manşeti atıyor.
Yunan hava kuvvetleri F16 uçaklarımıza radar kilitledi, Erdoğan öfkelendi. Sırf Erdoğan'la aynı safta durmamak için muhalefet sessizliğe büründü. Ama CHP'den yükselen KHK'lıların göreve iade edileceği vaadi gündeme oturuyor.
Gürsel Tekin, HDP'ye 2 bakanlık vaat etti. İyi Parti'den tepkiler geldi. CHP'li bir gazeteci masayı ayakta tutmak için İYİ Partilileri ikaz etti ve aldıkları ihaleleri açıklayabileceğini söyledi.
Türkiye dünya liginde zorlu bir süreçten geçiyor. Küresel kriz, resesyon, artan doğalgaz fiyatları, petrol üreticilerinin tavan fiyata verdiği tepkiler, Euro=Dolar paritesi, artan elektrik maliyetlerinden kömüre yönelen Avrupa, Irak'ta iç savaşın sesleri....
Zorlu dönemeçte kendini arayan ülke Türkiye. Krizi fırsata çevirmeye çalışan Türkiye bu küresel dönüşümden nasıl çıkacak? Avrupa'da yaşanan enerji krizini avantaja çevirecek miyiz?
Esas meseleyi konuşmak yerine sabah uyandığında gündemi belirlenmiş bir ülke manzarası var karşımızda. Gündeme takılmak mı gündemi belirlemek mi? Karar sizin.