Her gündemin hukuki yönü var. Türkiye'de son hafta hareketli geçti. Konular üst üste geldi. Bu yoğun tempoda aradan kayıp gitmesini istemediğim başlıklara hukuk perspektifinden bakıp sizinle paylaşmak istiyorum bugün.
FETİ YILDIZ'IN DEDİKLERİ
Yeni bir Anayasa ihtiyacı, farklı gerekçeler ile de olsa tüm siyasetin ortak beklentisi, bu çok net. Ancak bunlara ek olarak daha net bir ifade Feti Yıldız'dan geldi. Açıklamasında "her halde" siyasi partiler kanununda değişiklik yapılmasından bahsediyordu. Özellikle belediyelere kayyım atanması ve milletvekillerinin yargılanmasıyla ilgili tartışmaların sona ermesi için iki kanunda değişiklik yapılması konusunun soğukkanlı biçimde ele alınması gerektiğini belirtti. Bu ifadeler, Sayın Bahçeli'nin "sorunların çözümünde işaret ettiği hukuki duruma" ek bir parametre içeriyor olması adına önemli.
KAYYIM MESELESİNE ÖNERİ
Kayyım meselesinde son birkaç yazıda şu soruları sormuştum: Madem muhalefet bu durumdan rahatsız "neden kayyım düzenlemesini iptale taşımadı", "neden bir yasa teklifi vermiyorlar". İptale taşıma konusunda bir gelişme yok, zaten süre de geçti. Ancak bir yasa teklifi yarışı başlamış muhalefet cephesinde. Bu hafta içinde Saadet, DEM ve İYİ Parti bu konuda teklifler verdi. Özü itibarıyla Saadet ve İYİ Parti Danıştay'ın da sürece katıldığı bir sistem öneriyor... Eski sistemdeki duruma benziyor bu öneriler. Her iki düzenleme de "terör ile ilgili bir süreç olması" halini diğer görevden alma şartlarından ayrıksı düzenliyor. Yani terör meselesinin ehemmiyetini farklı tutuyorlar. DEM ise ilgili düzenlemenin tamamen ortadan kaldırılmasını, alınan başkanın yerine yenisinin meclis tarafından seçilmesini teklif ediyor... Anlaşılan o ki, bu konular yakında gündeme gelecek. Belediye başkanları için başlayan bu tartışma, "tüm seçilenler" için bir çözüm arayışına dönüşecek...
SÖZLEŞME Mİ KANUN MU?
Bugünlerin konusu "kadına şiddetin önlenmesi." Tüm şiddet unsurlarına karşıyız. Bunun minimize edilmesi, ortadan kalkması için topyekûn bir mücadele şart. Ama tüm bağlamı İstanbul Sözleşmesi üzerinden tartışmanın da anlamsız olduğunu düşünüyorum. Sözleşmeden çıkma saiki ile "kadına şiddete imkân sağlama" durumlarının yan yana konması gerçeği örtmekten başka bir şey değil. İstanbul Sözleşmesinden sonra yürürlüğe giren 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, ilk günkü gibi ayakta. Temel odağında "kadına karşı şiddetin önlenmesi" olan bu düzenleme Sözleşme olmasa da uygulanabilir kabiliyette. Bu kanun açısından bir sorun olup olmadığını konuşmak veya öneri getirmek yerine, İstanbul Sözleşmesine bu kadar takılı kalmak, tuhaf değil mi sizce de? Hem bu ne kadar bir güçlü koruma ki Cumhurbaşkanı kararı ile kalkabiliyor. Oysa kanun için Meclis'in karar alması lazım. Hangisi daha güçlü? Ya da niyet ne?
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARI
Kreş meselesinin hukuki yönü çok net, tartışmasız. Sebebi ise AYM'nin verdiği karar. Buna göre Belediyelerin okul öncesi eğitim kurumları açması mümkün değil. Bunun belediyelerin iştirakleri eliyle de yapılması da doğru olamaz. Zira iptal edilen madde "belediyenin görevlerini" belirtiyor. Bu konuda ısrarcı olmak hukuk değil siyaset. Ancak makul olan buna çözüm bulabilecek düzenlemeleri konuşmak. Belediyelerin, ilgili Bakanlık ile ortak protokol ve projeler kapsamında sorunu kısa vadede çözmesi, sonrası için ise yine bu bağlamda yani ilgili Bakanlıkları tüm aşamalarda devrede tutacak bir yasal düzenleme olması şart!
DÖVİZ BÜROLARI KİME BAĞLI
Bir döviz bürosunun yaptığı açıklama ile işler karıştı. Buna göre sahte dolar ihtimaline istinaden bazı dolar türleri için döviz bürolarının alımı durdurması gerektiği çağrısı yapıldı. Bundan sonra olanlar oldu. Herkes de bir tedirginlik var. Meselenin gerçekliği bile muamma. Eski dolarların alınmaması durumunda birçok kimsenin mağdur olacağı açık. Bu konudaki yaygara büyüdükçe de işler daha da karışacak sanırım. Döviz büroları Maliye ve Hazine Bakanlığının denetimi altında. Böyle bir uygulamanın hukuki olarak mümkün olmadığı kanaatindeyim. Hızlı biçimde bilgilendirme yapılıp kamuoyu aydınlatılmalı ve döviz bürolarının dikkati çekilmeli.