Mutluluğumuz belirleyen unsurlardan biri de gündelik hayat akışımızın nasıl seyrettiğidir. Gündelik hayat seyrimiz yapmak zorunda olduğumuz sorumluluklar ile seçimlerimizin dinamik etkileşimi ile oluşur. Eğitimi tamamlamak, ekmek parasını kazanmak, aile ile ilgilenmek gibi haller zorunlulukları tanımlar. Hangi işte çalıştığımız, kaç saat çalışacağımız, çalışma dışında ne yapacağımız ise bir düzeyde çevre şartları tarafından bir düzeyde de bizim tercihlerimizle oluşur.
***
Tükenme hissi: Aynı ve tek düze işi, aşırı şekilde yapan insanlarda bir dönem sonra iş ve hayat memnuniyetinde azalma, duygusal doyumsuzluk veya tatminsizlik ve enerji düşüklüğü ile seyreden bir halin oluşmasına tükenmişlik denir. Tükenmişliğin en önemli sebepleri; yaptığı işi yaparken doyum almamak, çalışılan işin doğasını sevmemek, çalışılan yerin kültürü ve değerleri ile uyumlu olmamak, uzun çalışma saatleri ve üstlenilen sorumlulukların aşırı olmasıdır. Tükenmişlik sendromu olarak da bilinen bu durum mutsuzluğumuzun kaynaklarından biridir.
Boş kalmanın hoşnutsuzluğu: Tükenmişlik sendromuna girecek şekilde çalışmak nasıl sorunluysa, uzun süre işsiz kalmak, anlamlı bir iş yapmaksızın boş kalmak, işe yarar bir şeyin parçası olmamak da bir o kadar mutsuzluk üretir. Kişi uzun süre boş kalır ve anlamlı bir uğraşı içinde olmazsa hem can sıkıntısı yaşar hem de kendine güven ve yeterlilik açısından yozlaşır. Bu sebeple de işsizlik bilinen en güçlü streslerden biridir.
Üretmenin ve başarmanın memnuniyeti: Bir şey üretmek, anlamlı bir şey ortaya koymak, bir işte başarılı olmak kişinin mutluluğunu arttırır. Bu sebeple Martin Seligman’ın mutluluk formülünde başarı beş unsurdan biridir. Çocukluğumuzdan itibaren başardığımız şeyler bizde pozitif anı olarak depolanır. Başarmak özgüvenimizi arttırır. Kendimizi anlamlı ve işe yarar biri olarak görmemize sebep olur.
***
Gündelik hayat seyrini seçebilme bilgelik ve cesareti: Öyleyse üretmek ve başarmak mutluluğumuz artırırsa, boş kalmak hoşnutsuzluk ve yozlaşmaya neden olursa, sevmediğimiz bir işte aşırı çalışmak tükenmeye sebep oluyorsa tüm bu parçaları birleştirirsek; anlamlı, sevdiğimiz, ürettiğimiz bir işte makul düzeyde çalışmak ideal olur.
Makul çalışma saati; kişinin iş dışında yalnız başına kalma zamanı ile aile veya dostlarla geçirilen zamanın kalması demektir. Kişi yalnız zamanlarında akış (vecd) hali yaşayacak etkinlikler yapabiliyor ve manevi zamanlar geçirebiliyorsa; ailesine yeterli zaman ayırabiliyorsa, dostlarıyla muhabbet edecek ortamlar oluşturma şansına sahipse denge bulunmuş demektir.
Bu ideal gündelik hayat akışını oluşturabilme bazen seçimler ile mümkündür. Örneğin aşırı çalışıp fazla para kazanmak yerine, yeterli para kazanıp anlamlı ve mutlu bir gündelik hayat kurmayı seçmek hem bilgeliği hem de cesareti gösterir.