Fenerbahçe'nin Samsunspor karşısında güçlü oyun oynamasına rağmen 2 puan kaybetmesi, Galatasaray'ın ise Trabzonspor'u sahadan silerek 3 puan kazanması ile zirve yarışında iki takım yine puan puana geldi. Bu durum, sezon sonuna kadar böyle devam edecek gibi gözüküyor. Fenerbahçe'nin puan kaybının, Galatasaray'ın krizden çıkışının sebepleri neler? Son 24 saatte hiç şüphesiz herkes buna kafa yoruyor.
Kimine göre Fenerbahçe tribünü maçın içine yeterince girmiyor. Takımı gerektiği kadar desteklemiyor, ileri itmiyor. Benim bunu söyleyenlere naçizane sözüm, cambaza bak demeyi bırakın. Tribünleri hangi tarihlerdeki tribünlerle mukayese ettiğinizi bilmiyorum ama mevcut tribün Ali Koç döneminde dizayn edilenlerin en iyisi.
Bundan daha iyisi olamaz.
Ha siz önceki dönemlerin Kadıköy tribünlerine hasret iseniz geçmiş olsun.
"Kalamış'tan güneşin doğacağına" inandığınız gün Fenerbahçe'nin geçmiş ile bağları koptu. Eski tribünler, eski tribüncüler birer birer gönderildi. Şimdilerde daha ziyade belli markaların bayilik ilişkisi ile birbirlerine bağlı olan, maçı, maç gün etkinliğinin son ve yorgun parçası olarak gören bir topluluk tribünlerde yer alıyor. Aralarında yıllarını tribüne vermiş, bugün içinde bulundukları topluluğa yabancı emekçi tribüncüler az sayıda.
Bir önceki yazımda da yazmıştım, baştaki yönetimlere ve o yönetimlere biat eden medyaya göre Fenerbahçe, Galatasaray öylesine mükemmel organizasyonlardır ki onlar asla kendileri puan kaybetmez, puan kaybı varsa mutlaka dış sebeplerdendir diye. 'Cambaza bak' grubunun bu hafta hedefinde Fenerbahçe tribünleri var. İsmail Kartal ve futbolcular maçta mükemmel performans ortaya koymuştur, yönetim devre arası soyunma odasına inip takıma ekstra motivasyon vermiştir ama ah şu tribünler. Tribünler puan kaybının sorumlusuymuş, Fenerbahçe her maçını deplasmanda oynasa şampiyon olurmuş. Gerçekten de 'cambaza bakçılıkta' gelinmiş en tepe nokta.
Arkadaş sormazlar mı?
Başkan nerede?
Cevap hazır.
Başkan totem yapıyor...
Yalısında Süleyman Hurma ve diğer ekip arkadaşları ile maçı televizyondan seyrediyor. Eee ne yapsın başkan, yalıdan çıkıp devre arasında soyunma odasına girip motivasyon mu versin, totem mi yapsın? Başkan totemi bırakıp, motivasyon veremeyeceğine göre tribün versin. Divan Başkanı yönetim locasında gülerek fotoğraf çektireceğine ya da maç oynanırken tweet atacağına o mu insin soyunma odasına? O da olmaz, o işler de çok önemli.
O zaman tribün suçlu. İsmail Kartal, aynı anda takımın tüm atanlarını değiştirdiği, golü üretebilecek oyuncu sayısını artırmadığı için kaybedilen puandan sorumlu değil ama tribün sorumlu, öyle mi? Bunu yazan gazeteci arkadaşlara, "Samsunspor maçının puan kaybına elli tane sebep bulursun da bunların içine tribün girmez" derim. Çalıştığınız kurum başkana yakın diye Fenerbahçe tribünlerine haksız yere çatmayın.
Demedi demeyin...
Kendinize her zaman çalışacak kurum bulursunuz ama içine girebileceğiniz bir tribün bulamazsınız sonra.
GALATASARAY'IN AZMİ
Gelelim Galatasaray'a, Galatasaray her zamanki gibi. Şampiyonluk yarışında kalmayı, yarışa tutunmayı, türbülanslardan çıkmayı iyi biliyor. İki puan fark yapınca 12 puan fark yapmış kulüp havalarına girmiyor, her gece başka bir eğlencede sabahlamıyorlar. Şampiyon olmuş gibi haziranda yapılacak seçimi bugünden organize etmenin hesabını yapmıyorlar. Başkan adayları ortaya çıkıp imza toplamıyorlar. Kulübe gidip defter kitap kontrolü yapmıyorlar. Beş kişi bizden 10 kişi sizden yönetime girsin diyerek al-ver yapmıyorlar. Parayı verene "yönetici oldun" diyerek piyasaya sürmüyor, seçim atmosferine sokarak dikkatleri hedeften uzaklaştırmıyor, dağıtmıyorlar. Galatasaray gerçekten de süreç yönetimini en iyi yapan ve açık ara önde olan kulüp. Ama öyle işler de yapıyorlar ki futbolun marka değerini tarumar ediyorlar. Fred sakatlanmış Galatasaray "kükre" diye tweet atıyor! İşte nefret tohumunu bir kelime ile ekiyor, bir kişiye ait 10 parmak!
Hakikaten yazık, vallahi yazık. Batsın sizin iletişiminiz, zihniyetiniz...
NEYİN PAZARLIĞINI YAPIYORSUNUZ?
Bugün derin Fenerbahçe kulislerinde konuşulanları duysanız çıldırırsınız. Saran ve ekibi Ali Koç ile pazarlık içinde olduğu bilgisini pompalıyor. Ali Koç'un, "500 imza getir, defteri kitabı incele" dediği kulaktan kulağa dolaşıyor. Tescilli yancılar, imza topluyor. Kulüp üyeleri noterden imza veriyor. Ali Koç yönetiminden 3 kişinin Saran'ın listesine gireceği, ayrıca 20 milyon dolar toplayan üç iş adamının da Saran'ın listesinde olduğu, Ankara'nın da Saran'a icazet verdiği konuşuluyor. Saran tarafı, her gün kulüpte görüşmeler yaptığını fütursuzca herkese ve her yerde anlatıyor.
Beyler kendinize gelin.
Kimin mirasını paylaşıyorsunuz? Fenerbahçe camiası çok sabırlıdır ancak sabrı taştı mı önünde kimse duramaz. Camianın sabır taşı çatlamak üzere. Kendi kendinize gelin güvey olmayın. Fenerbahçe pazarlık konusu olmayacak bir değerdir, unutmayın. Ankara'nın kimseye icazet verdiği falan da yok. İcazeti Fenerbahçe'de ancak kongre üyeleri verebilir. Fenerbahçe kongre üyeleri de başkan dedi diye Ankara dedi diye kimseye icazet vermez. Hele ki 3 Temmuz sürecinde yaptıkları ve yapmadıkları ile bagajı dolu Saran'a hiç kimse icazet vermez. Benden söylemesi.
Son söz: Beşiktaş teknik patronu Fernando Santos Pendik mağlubiyeti sonrası: "4-0 kaybetmek utanç verici bir durumdur. Ben şu an utanç duyuyorum. Taraftarlarımızdan özür diliyorum" dedi
İlk kez biri yaptığı işin faturasını kendine kesti. Utanç duyduğunu söyledi. Kendi kurmadığı kadronun sorumluluğunu üzerine aldı. Helal olsun.
Utanç duyanların çoğalması dileği ile ne diyeyim.