Son günlerde Abdullah Gül'ün adını yeniden ve daha sıklıkla duyuyoruz, farkında mısınız?.. Aslında buna çok da yabancı değiliz... Her seçim öncesi, belli çevreler 'Gül' ismini bir kez etraflıca tartışırlar... Konu son olarak Gül'ün önüne gelir. O da tabloya biraz bakar.. Eğer kazanabilme ihtimali %100'ün biraz altındaysa, 'ben yokum' der kenara çekilir... Daha evvel yaşadık bunları.. Şimdi de 2023 öncesi Erdoğan karşısında alternatif arayanların ismini köpürtmesi gayet normal..
**
Amma normal olmayan başka bir şey var... Evet ortada bir Abdullah Gül PR'ı var, bu doğru.. Fakat kurgulanışı çok da Fehmi Koru'nun yazıp çizdiği gibi değil..
**
Can Ataklı, son kredilerini de abartılı yorumlarıyla tüketip hızla marjinalleşen bir yazar haline dönmüş durumda... Yorumlarda ne kadar abartıya kaçtığını görüyorsunuz.. Hatta haddi aşan çıkışları nedeniyle iki günde bir sosyal linç yer Can Ataklı.. Eyvallah.. Fakat; göz göre göre, bile bile, apaçık, herkesin gözünün içine baka baka 'YALAN HABER' yazmazdı bu adam.. Ben rastlamadım yani.. Düşünsenize tek sermayeniz gazeteciliğiniz ve onun da en büyük katili yalan haber.. Yapar mı?.. En rijit yorumları yapar da, yalan yazar mı?... Yazdı... Hem de nasıl yalan.. "... Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan gizlice buluştu, Erdoğan Gül'e CB adaylığı teklif etti, kendisi de dönüşecek olan sistemde Başbakan olmayı kabul etti" diye yazdı.. Hatta yorum olarak da, bu doğal birleşmenin SP, Babacan ve Davutoğlu'nu da etkileyeceğini, dolayısıyla eskisi gibi büyük bir güç haline geleceğini iddia etti.. Bütün bu bilgileri de Beştepe'deki bir kaynağından aldığını açıkladı.. Dedim ya Can Ataklı insanın sinir uçlarına dokunacak en absürt yorumları dahi yapar fakat yalan haber yazmazdı.. Ne oldu da bu kadar aleni bir şekilde ucuz bulvar gazetesi diliyle böyle bir hayal ürünü işe zaman ayırdı?.. Niye yaktı meslek itibarını?.. 'Ben de yeni öğrendim' diye girmiş yazıya... Yani demek istiyor ki, 'bunu bilen birden fazla kişi var... İnanabiliyor musunuz?!... Ya hu politik-kurgu Netflix filmi diye yazsan, yapımcı böyle sürrealist bir senaryo mu olur, ayakları yere basan bir hikayeyle gel" der, kovar yanından... Öylesine saçma, öyle uydurma... Hayal ürünü bile diyemem... Zira böyle hayal gören biri bile yoktur hayatta... İyi de Can Ataklı'nın bu intihar dalışının sebebi ne?..
**
Sebebi şu..
Abdullah Gül'ü Millet İttifakı'nın adayı olarak sahaya sürmek sıradan ve herkesin bakar bakmaz anlayabileceği kadar basit bir tertiptir... Oysa İngiliz aklı öyle çalışmaz... Bize gösterdikleridir o... Arkada dişliler başka yöne hareket eder... Can Ataklı'ya yazdırılan yazı, olan değil belki de Kraliçe tarafından olması planlanan ve hükümete pazarlık olarak sunulan bir plan... Erdoğan'a "sunulan bir çıkış planı..
**
Bakın bunu hangi çevreler yapıyor.. Oraya da dikkat..
Demans olduğu izleyen herkes tarafından teşhis edilebilecek olan Ayşenur Arslan, ekrandan Erdoğan'ın ülkeyi yönetemeyecek kadar hasta olduğunu söylüyor. Can Ataklı, artık İngiltere ile masaya oturmasını salık veriyor. CHP'nin Halk TV'sinde Taha Akyol çıkıyor ve CHP Liderinin CB adayı olmasının ittifaka ihanet olduğunu bir aday belirlenecekse bunun Abdullah Gül olması gerektiğini söylüyor... Olaya bak... Fehmi Koru da kendince arkadaşının PR'ını yaptığını zannetsin... Organizasyon hayallerinin bile üstünde... Farkında değiller...