F. Gülen 15 Temmuz’dan bu yana ilk defa, kendi talimatları ile hareket eden darbecileri sattı. ABD haber sitesi Politico’ya geçen hafta yaptığı açıklamalarda, “kim yasadışı ve ahlaka aykırı davrandıysa, bu benim öğretime ihanet demektir ve ben bu kişilerin soruşturulmasını tümüyle desteklerim” dedi.
Buradaki pişkinlik elbette dikkat çekici. Kendisini, gerçek yüzünü açığa çıkaran şunca belgeye, itiraflara rağmen hala hukuka ve ahlaka bağlı göstermeye çalışan bir yalancı var karşımızda.
Gülen’in bir vicdansız olduğu da ortaya çıkmıştır. Kanlı bir darbenin, masum insanların katledilmesinin talimatlarını vermiştir. Ayrıca bir böceğe ağladığı söylenen F. Gülen’in, mağdur ettiği on binlerce insanın, parçalanan ailelerin bugünkü acıları karşısında kalbinin durması gerekmez miydi? Şöyle geçiştiriyor bu vicdansızlığı: “Bizim başımıza gelen, her peygamberin başına gelmiştir, dünyayı kaybetseniz bile ahretinizi kazanıyorsunuz...”
F. Gülen, kendi hayal dünyasında şahsını Peygamberlerle bir, hatta onların da üzerinde gördüğü için 15 Temmuz darbe girişimi de dâhil bütün yaptıklarını hep savunmuştur.
İşte tam da bu yüzden Politico’ya yaptığı açıklamalar yeni bir dönemi işaret ediyor: Gülen, adamlarını satmaya başladı...
Gülen ne zaman adam satar? Köşeye sıkıştığında kendi canını kurtarmak için adam satar...
Demek ki, her geçen gün, Batı dünyasında, darbenin planlayıcısı ve uygulayıcısının kendisi olduğuna dair hızlı gelişmeler var. Evet, ABD’den ve AB’den yükselen sesler artık Gülen’i işaret ediyor. Önceki gün, Strazburg’da devam eden Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu’nda 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında Türkiye’deki durum değerlendirildi. AP Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn, şunu söyledi: “Avrupa Birliği olarak Gülen’in nasıl büyük bir tehdit olduğunu anlayamadık.”
Türkiye’de büyükelçilik yapan ABD’li diplomatlar da beyanat vermeye başladılar. ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey (2008-2010) 14 Ağustos’ta Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’e verdiği röportajda;
“Hepimiz kesin kanıtları bekliyoruz ancak emarelerin çoğu Gülen hareketine işaret ediyor. Benim bildiğim kadarıyla Gülen hareketi ordu içine epey sızmıştı. Zaten polis ve yargıya aşırı şekilde sızmalar daha önce gerçekleşmişti. Bunlara Türkiye’de görev yaptığım yıllarda şahit oldum.” dedi.
Yine ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi (2003-2005) Eric Edelman, “Darbe girişiminde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in rolünün tartışılmaz olduğunu” söyledi. Anadolu Ajansı’nın önceki günkü haberine göre aynı panelde konuşan FDD uzmanı John Hannah da “artık Gülen’le ilgili daha sağlıklı bir değerlendirme yapılmasının kaçınılmaz olduğunu” sözlerine ekledi.
Etrafındaki çember daraldıkça Gülen adamlarını satmaya devam edecektir. F. Gülen’in, kendi canını kurtarmak için Batı’ya yalvarmaları, onları tahrik etmesi de bir işe yaramayacaktır.
Politico’ya verdiği beyanatta; “Erdoğan’a bağlılık, Atatürk’e bağlılığın yerini aldı”, “Erdoğan Türkiye’nin ABD ve NATO ile ilişkilerini tehlikeye atıyor, çok endişeliyim” , “Dünya liderleri, etkili bir tutum geliştirmezse Erdoğan’ı durduracak bir iç dinamik yok” , “Türkiye’nin yeni otoriter bir Ortadoğu rejimine dönüşmesini engellemek Obama’nın görevidir” şeklindeki jurnallemeleri, F. Gülen’in son çırpınışlarıdır.
F. Gülen’in, 20 Ağustos’ta yayınlanan son konuşmasında söyledikleri ise onun gerçek karakterinin ifadeleridir: “Haçlı’nın ülkenizi işgal etmesi, çok tehlikeli değildir. Onlar sizin kadınınıza, kızınıza ilişmezler. İlişmemiştir Haçlılar...”
Sadece arkadaşlarını değil, bu milletin inancını, değerlerini de satan “hoca”
kılıklı bir ahlaksız var karşımızda...