Milliyet gazetesinde Tunca Bengin, “Fetullah, Özel Harp Dairesi elemanıydı” başlığı ile dikkat çekici bir yazı yazdı. (10 Aralık 2018)
Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin’le konuşan Bengin’in satırlarında şunlar var:
“Bu adamlar kanaat önderleri olduğu için devletin bunları kontrol etmesi gerekiyor. Çünkü bu (Fetullah Gülen) güçlendikten sonra yavaş yavaş ABD’nin kontrolüne geçmiş bir adam. Tabii ABD istihbaratı da böylesine önemli bir örgütü bırakmak istemez.”
“- Fetullah Gülen Özel Harp Dairesi’nin adamıydı yani?
“Evet. Özel Harp Dairesi’ne bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu’nun elemanıydı. Bunlara bir takım kolaylıklar sağlanmış, bir takım haklar tanımışlar. Siyasiyse desteklenmiş, tüccarsa ihalede, kredi verilmede kolaylık sağlanmış ya da kanaat önderiyse bunların faaliyetlerine müsaade edilmiş... Hatta 1980 yılında İzmir’de Sıkıyönetim Komutanı amiral, Fetullah Gülen’i tutukluyor fakat daha sonra serbest bırakıyor.
“- Nasıl serbest bırakılıyor?
“Fetullah Gülen’i bıraktırmak için önce Deniz Kuvvetleri Komutanı’nı arıyor, sonra Kara Kuvvetleri Komutanı telefon ediyor. En son Kenan Paşa’nın telefonundan sonra serbest bırakılıyor.
“- ABD’nin telkini de olabilir mi?
“O da olabilir. Fetullah o zaman ABD’nin kontrolüne geçmiş ve telkin bir şekilde ABD büyükelçiliğinden olabilir tabii...”
Şimdi Özel Harp Dairesini ve Amerika ile irtibatını hatırlatalım.
Ecevit, böyle bir yapının varlığını 1974’teki Başbakanlığı döneminde tesadüfen öğrendiğini açıklamıştı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar, acil bir ihtiyaç için Başbakanlığın örtülü ödeneğinden bir kaç milyon dolar isteyince, Ecevit, ‘Bu paranın ne amaçla istendiğini’ soruyor. Sancar ‘Özel Harp Dairesi için istiyoruz’ diyor. Ecevit’i dinleyelim:
“Öyle bir resmi dairenin, o zamana kadar adını bile duymamıştım... ‘Şimdiye kadar bu dairenin giderleri nereden karşılanıyordu’ diye sordum. O zamana kadar bu dairenin tüm giderlerini bir gizli ödenekle ABD’nin karşıladığı bana bildirildi... Özel Harp Dairesi’nin nerede bulunduğunu sordum. ‘Amerikan Askeri Yardım Heyeti ile aynı binada’ yanıtını aldım...”
2012’de, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı raporda, Özel Harp Dairesi’nin binlerce sivili eğittiği yazıldı.
27 Mayıs’tan itibaren bütün darbelerde, darbelere zemin hazırlayan Sünni-Alevi çatışmalarında, laik-dindar kutuplaşmalarında ve PKK’nın palazlanmasında TSK içindeki cuntacıların ve onları yönlendiren ABD’nin rolü çok konuşuldu. En son 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi her şeyi açık etti.
Sadece bir itiraf geldi. Eski Özel Harp Dairesi Başkanı emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, “6-7 Eylül bir Özel Harp işidir” dedi.
Şimdi ikinci bir itiraf daha gelmiş oldu. Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin, Fetullah Gülen’in adını veriyor. Verirken de önemli bir şey söylüyor.
Özel Harp Dairesi’ne bağlı olarak çalışan siyasetçilerden, işadamlarından, kanaat önderlerinden bahsediyor. Medyadan anlı şanlı isimler olmaması mümkün mü?
Şimdi soralım: Acaba isimlerini duyunca çok şaşıracağımız kimler, ABD’ye çalışmış? Hangi siyasiler, hangi gazeteciler, hangi yazarlar?
Yan yana gelmesi mümkün görünmeyenlerin perde gerisindeki yakınlıklarının sebebi, yoksa bu aynı yolun elemanları olma özelliği mi?
Bir soru da Pekin’e: Madem bunları biliyordunuz neden bugüne kadar sustunuz? Devlet, FETÖ terör örgütünü Milli Güvenlik Kurulu’na getirdiği zaman neden açıklama yapmadınız?