Henüz bizde herhangi bir düşünce üreten kuruluş bunu başaramadı, ama ABD’nin New York kentinde mukim ‘Council on Foreign Relations’ (kısaca ‘CFR’) yerleşik olduğu kente gelen her yabancı devlet adamını konuk etmekte hayli mâhir...
Kenan Evren’den Abdullah Gül’e bütün cumhurbaşkanları, Turgut Özal’dan Tayyip Erdoğan’a bütün başbakanları orada dinledim...
Gözlemimi derhal yazayım: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün esprili cevaplarını çok sevdi CFR toplantısına katılan ‘Türkiye uzmanı’ sayılabilecek üyeler... Kritik bir soruya cevaba, ‘‘Mutlaka sorarlar diye hazırlandığım bu soru bir türlü gelmeyince, yoksa boşuna mı hazırlandım diye üzülüyordum’’ cümlesiyle başlayınca alkış kopuverdi.
Siyasilerimizin pek az anladığı bir gerçek var: Siyasetin illâ çatık kaşla yapılması gerekmiyor... Konuşmalara katılacak biraz espri, hatta yerinde anlatılmış küçük bir fıkra, dinleyicilerin dikkatini çekmek için yeterli. Eleştirileri bile ‘dank’ diye söylemek yerine, dinleyenin zihninde hoşluk meydana getirecek bir biçime sokarak ifade etmek...
Zor mu? Zor olmadığını İngilizlerin ünlü devlet adamı Winston Churchill’den biliyoruz... Amerikalıları mı eleştirecek; ‘‘Aptalsınız’’ demek yerine seçtiği şu cümleye bir bakın: ‘‘Amerikalılara doğruyu yapma konusunda güvenebilirsiniz; tabii bütün diğer alternatifleri denedikten sonra bunu yaparlar...’’
CFR’de Cumhurbaşkanı Gül de öyle yaptı: ABD’nin dış politikasını belirlemede en önemli payın sahibi olan bir kadro karşısında, Suriye konusunda söylenebilecek en ağır sözleri söyledi, en ciddi eleştirileri yaptı; ama gözlerinin içine bakarak ve esprili bir dille...
ABD’de CFR, İngiltere’de Chatham House 1. Dünya Savaşı sonrasında kurulan ikiz örgütler... Önce ‘Cemiyet-i Akvam’ın kuruluşunda çabası oldu her iki örgütün, onu kalıcılığa kavuşturmayı beceremediler; ama 2. Dünya Savaşı sonrasında tel tel örülen yeni dünya düzeni bu iki örgütün eseridir...
‘Partiler-üstü’ olma şöhreti var CFR’ın... Bunun anlamı şu: Sandıktan Cumhuriyetçi Parti’den biri başkan olarak çıktığında CFR ona ‘Cumhuriyetçi’ bilinen üyelerini, Demokrat Partili başkan çıktığında ‘Demokrat’ bilinen üyelerini ödünç verir...
Hemen her başkanın kurduğu hükümette, Beyaz Saray’da yanına aldığı insanlar arasında CFR rozeti taşıyanlar en kalabalık kadroyu oluştururlar... Başkanlar gelir, başkanlar gider; CFR’nin Washington üzerindeki etkisi hiç azalmaz... Kritik ülkelere gönderilen büyükelçilerin bazısı da CFR üyesidir...
Şimdiki başkanı Richard N. Haass yönetti Cumhurbaşkanı Gül’ün katıldığı oturumu.
Haass bir diplomat; ama sonradan olma bir diplomat... Önce Baba Bush’un, sonra Colin Powell’in yanında yer aldı, ardından da büyükelçi unvanı verilerek özel görevlere koşuldu.
İsrail’in de yakın dostu olan Haass becerisini Kuzey İrlanda’da barışa ulaşılmasında ABD adına oynadığı rolle gösterdi. O görevi çoktan geride bıraktığı halde, ‘barış süreci’nde hâlâ bir pürüz çıktığında yine o devreye sokuluyor...
Kendi kendinize şöyle bir deneme yapın ve ‘‘ABD’nin dış politikasını belirlemede kimlerin ismi bugüne kadar geçti?’’ sorusuna cevap arayın... Aklınıza gelen bütün isimler, hiç tereddütsüz, CFR üyesidir...
Cumhurbaşkanı Gül’ün yaptığı konuşmayı çok seçkin ve sayıca kalabalık bir topluluk izledi. Âdetleri, Chatham House’da da olduğu gibi, yapılan konuşmaları kendilerine saklamak için yayınına izin vermemek olduğu halde, Haass, ‘‘Müsaadenizle konuşmametnini internet sitemize koyalım’’ teklifinde bulundu ve söylenenlerin üzerinden ‘yayınlanamaz’ kısıtlamasını da kendisi kaldırdı.
‘‘Aynı gün, CFR, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yi de ağırladı; CFR’nin bu defa ‘İran uzmanı’ bilinen üyeleriyle İran’a ilgi duyan Amerikalılar öğleden sonra CFR’de Ruhani’yi dinledi’’ desem şaşırır mısınız? Sakın şaşırmayın. O konuşmanın tam metnide var CFR internet sitesinde...
Türkiye konusunda neyi mi en fazla merak etti CFR’dekiler?
Müsaadenizle, o ayrıntı bende kalsın...