Halk TV'de bir programa katılan İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, Abdullah Gül’ün çatı adayı yapılmak istenmesiyle ilgili müthiş bir itirafta bulundu:
“Gül bir proje olarak geldi. Bu proje kapsamında Gül’ün paraşütle Erdoğan’a rakip olması için çok boyutlu baskı yapıldı. İyi Parti olarak hiç tahmin etmediğimiz yerlerden, odaklardan kişilerden telkinlere muhatap olduk. Fakat Sayın Akşener çok sert ve kararlı bir şekilde bu mümkün değil dedi. Böylelikle Gül projesi doğmadan öldü…”
Şimdi Sayın Özdağ’a; siyasi ahlak, demokrasi ve şeffaflık adına “hiç tahmin etmedikleri” kişi ve odakları açıklamak düşüyor. Çünkü bu odaklar, Gül projesi yattıktan sonra da boş duracak değiller. 24 Haziran’dan önce onları devlet ve millet olarak bilmek zorundayız. Onların yeni proje ve hamlelerini önlemek zorundayız. Seçimlere gölge düşmemesi açısından bu odakları ve iş dünyasındaki isimleri Özdağ’ın açıklaması gerekiyor.
Demek Cumhurbaşkanı Erdoğan boşuna “Soros” ismini hatırlatmamış. (Halen AK Partili görünüp de Erdoğan karşısındaki senaryolarda ikbal görenleri cidden anlamıyorum. Attıkları her adımdan, yaptıkları her temastan Erdoğan’ın haberdar edilmediğini nasıl oluyor da düşünemiyorlar…)
Hep söylüyoruz. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya başta Atlantik cephesi “Erdoğansız bir Türkiye” istiyorlar. Bunun için başta FETÖ, PKK gibi taşeron örgütlerin hepsi devrede...
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, kendisini “kardeşim Gül” diyerek Cumhurbaşkanı seçtiren Erdoğan’ın karşısına çıkartılması çabalarına karşı çıkmamızın sebebi de buydu. Gül ismi, “Erdoğansız Türkiye” senaryosunun içinde olmamalıydı. Gül; temsil ettiği dünya görüşüne, değerlere yıllardır düşmanlık yapanların, cunta heveslilerinin, 28 Şubat zalimlerinin adayı olmamalıydı. Bizim inancımızda vefa çok önemliydi. Hiçbir koltuk, Erdoğan’a vefasızlığa değmezdi. Gül, daha Temel Karamollaoğlu 23 Nisan’daki Kılıçdaroğlu görüşmesinde ismini zikreder etmez o dakika çıkmalı ve “Kardeşim Erdoğan adayken ben adaylık düşünmem. Ben AK partiliyim. AK Parti’nin de adayı belli. Lütfen benim ismimi bu işe karıştırmayın” demeliydi…
Demedi. Maalesef sağduyulu çağrılara aldırış etmedi. Gözümüzün önünde saat saat Gül’ü soldurdu.
Şunu unutmayalım. Garanti olmayan işe girmemekle bilinen Sayın Abdullah Gül, istediği mutabakat sağlanmadığı için risk almadı ve adaylık defterini kapattığını açıkladı. Beklediği mutabakat; CHP, İyi Parti, Saadet Partisi ve dışarıdan HDP’nin desteğiydi.
Onca tecrübesine rağmen bunun olamayacağını öngöremeyen Gül’ün, “kardeşim Erdoğan’ın karşısına çıkmam” diyemeyişi, kendisini siyaseten bitirdi. Artık vefasızlık dâhil pek çok ibretlik yönü ile bir “Abdullah Gül vakası” var…
Kılıçdaroğlu Gül’e çok bel bağlamıştı. Hala kendine gelemedi ve bir aday ismi açıklayamadılar. CHP Genel Başkanı son olarak önceki gün Anadolu Medya Buluşması çalıştayına katılmak üzere Marmaris'e giderken uçakta gazetecilere konuştu. “Gül’ün demokrasiden, Erdoğan’ın ise dikta yönetiminden yana olduğu da çok net ortaya çıkmıştır. Gül, vesayete karşı boyun eğen cumhurbaşkanı olmadığını göstermiştir” dedi.
CHP henüz adayını açıklamadı ama Kılıçdaroğlu hala Muharrem İnce ekibiyle aynı düşüncede olmadığını söylüyor. İşte ifadesi:
“Adayımızı illa CHP üyeleri arasından belirlemeye ihtiyacımız yok.”
Kılıçdaroğlu, ısrarla milletvekilliği seçimi için beş partiyle ittifak çabası içerisinde. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tur hesabı için sağ partilerin destekleyeceği bir aday üzerinde duruyor. Gözü onun için CHP dışındaki bir adayda.
Kılıçdaroğlu böyle bir ismi açıklarsa siz CHP’de kopacak kıyameti görün…
Kaderin hükmü; Sol, Türkiye’yi yönetecek bir adaydan yoksun ve ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar…