Kalleş bir cinayete kurban gitmiş rahmetli Uğur Mumcu’nun eşi Sayın Güldal Mumcu “İçimden Geçen Zaman” isimli bir kitap yayınladı.
Kitap gerçekten çok ilginç, okunmasını, notlar alınmasını herkese öneriyorum.
Kitap Türkiye’nin 90’lı yıllar bataklığını çok net bir biçimde gözler önüne seriyor.
Aslında, kitabı okuduğunuzda, bana çok ama çok ilginç gelen bir detay dışında, yeni bir şey öğrenmiyorsunuz; Mumcu’nun devletin bir kanadı tarafından öldürüldüğünü hepimiz, daha doğrusu gözleri ve vicdanı olan herkes biliyor, bilmeyen, bilmek istemeyen 24 Ocak 1993’ten günümüze tüm cumhurbaşkanları, tüm başbakanlar, tüm içişleri bakanları, tüm emniyet müdürleri, vs.çünkü bu cinayetin tüm detayları mutlaka devletin bir yerinde kayıtlıdır, aksini düşünmek fazla saflık olur.
Gelelim Sayın Güldal Mumcu’nun kitabında, 87. sahifede karşıma çıkan çok ama çok ilginç bulduğum detaya.
Bu detayın cinayetle doğrudan bir ilgisi yok gibi duruyor ama bu detay dediğim mesele üzerinde biraz kafa yorarsanız her şeyden önce konunun öyle pek bir detay olamayabileceğini farkediyorsunuz, Mumcu cinayeti olmasa bile başka karanlık cinayetlerin, olayların arkasında nasıl bir tezgahın dönebileceğini seziyorsunuz.
Aşağıda yazdıklarıma ilişkin sayın Güldal Mumcu’nun kitabının tanıklığından başka hiçbir bilgim yok, başka bir ifadeyle de Sayın Güldal Mumcu’nun yalancısıyım.
Anayasa Mahkemesi eski başkanı Sayın Yekta Güngör Özden’i nasıl bilirsiniz?
Çok sıkı Kemalist, Atatürkçü, ezan için insan çığlığı diyebilen, askerci, 12 Eylül döneminde TBMM’yi ve Anayasa Mahkemesi’ni kapatan Kenan Evren’in elini sıkan bir hukukçu !!!.
Ama Sayın Güldal Mumcu’nun kitabında karşımıza yakın tarihte çok başka bir Yekta Güngör Özden daha çıkıyor.
1 Mayıs 1969’da vefat eden Yargıtay Birinci Başkanı İmran Öktem’in olaylı cenaze törenini özellikle genç nesillere hatırlatmak istiyorum; Merhum İmran Öktem de, Yargıtay Başkanı, çok sıkı bir Atatürkçü, çok tavizsiz bir laiklik anlayışı var, fransız filozof Voltaire’e gönderme yaparak “Tanrı’yı da insan yaratmıştır” sözü çok tepki oluşturan bir hukukçu.
Cenazesi 3 Mayıs 1969 günü Ankara Maltepe camiinden kaldırılıyor, bir grup da İmran Öktem’in dine hakaret ettiği gerekçesiyle cenaze namazının kılınmaması gerektiğini söyleyerek töreni basıyor, cami hocaları cenaze namazını kıldırmıyor, törende İnönü de var, İnönü namaz kılınmadan ben buradan gitmem diyor, cenaze namazını da aileden biri kıldırıyor; bu bilgilere google’a “İmran Öktem” yazarak ulaşabilirsiniz ama bundan sonraki bilgiler Sayın Güldal Mumcu’nun kitabının 87. sahifesinden.
Cenazeye katılanlardan biri de Rahmetli Uğur Mumcu ve Mumcu, cenaze esnasında, cenazeyi basan, İmran Öktem’in cenaze namazının kılınmasının dinen caiz olmayacağını ifade eden grubun liderlerinden biriyle de yumruklaşıyor.
Uğur Mumcu’nun “cenazeyi engelleyemezsiniz” diyerek 3 Mayıs 1969’da yumruk attığı bu kişi kim biliyor musunuz?
Anayasa Mahkemesi’nin gelmiş geçmiş en laik, en Atatürkçü başkanı Sayın Yekta Güngör Özden.
Yekta Güngör Özden laik ve Atatürkçü kimliği önde giderek Anayasa Mahkemesi Başkanı olunca Rahmetli Uğur Mumcu kendisini ziyarete gidiyor ve bu ziyarette de Yekta Güngör Özden Mumcu’ya, herhalde o yumruğu da hatırlayarak şöyle diyor: “Herkes gibi ben de değiştim ama olumlu yönde değiştim” (Güldal Mumcu, İçimden Geçen Zaman, 2012, um:ag, s.87).
Hikaye çok ilginç değil mi?
Yorum yapmak istemiyorum ama bu, İmran Öktem’in cenazesini “dinen caiz değildir” diyerek basmaktan, bildiğimiz Yekta Güngör Özden’e uzanan serencam, Türk Solu dergisinde, “kebapçıya gitmeyin, kebapçıya verilen para PKK’ya giden paradır” diye yazan bir dergide yazarlığa uzanan serencam bana çok ilginç geldi.
Aklıma takılan soru da bu serencamın en uçlara savrulan bir psikolojinin ürünü mü, yoksa bir görev mi olduğu.
Bir kez daha belirtmek istiyorum, bendeniz Sayın Güldal Mumcu’nun kitabının yalancısıyım.
Uğur Mumcu ve Güldal Mumcu yanılıyorlar, yanlış nekletmiş iseler ben de Yekta Güngör Özden’den özür dilerim.
twitter.com/KarakasEser