Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yılbaşındaki konuşmasında isim vermemişti ancak mesajları 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yorulmuştu. Erdoğan “Sadakatin aslolan bir kavram olduğunu bilerek (yola) çıktık. Bu trenden düşenler kusura bakmasın düştükleri yerde kalırlar” diyordu.
Basına yansımıyordu fakat o günlerde kulisler Gül yönünden hareketliydi. Gül’ün 15 Temmuz’dan sonra MHP lideri Bahçeli’den –kimine göre dört kez- randevu talebinde bulunduğu duyulmuştu. Ancak MHP Genel Merkezi bu taleplere kapalıydı. Daha sonra ibre Saadet Partisi’ne dönmüştü.
Gül, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Çankaya Ahenk Sokak’taki evde bir araya geliyordu. Bu görüşmeler birkaç kez gerçekleşmişti. Temel bey bu görüşmelerin ardından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile de bir araya gelmişti. Görüşme trafiği siyaseti yakından izleyenlerin dikkatinden kaçmıyordu.
Özetlemek gerekirse.. Pazartesi ayyuka çıkan ittifak meselesi aslında aylardır kapalı kapılar ardında pişirilen, Kasım 2019’a zaman ayarlı bir projeydi. Gül’ün şartı, Erdoğan karşıtlarının tek adayı olarak sahneye çıkmasıydı. Bir başka adayı kabul etmiyordu. Uluslararası aktörlerden bu projeye yönelik olumlu işaretler de geliyordu. Kılıçdaroğlu, Karamollaoğlu ve Gül, 11. Cumhurbaşkanı’nın çatı adaylığı konusunda uzlaşmaya varmış, geriye Meral Akşener’i ikna etmek kalmıştı.
Kulislere göre Akşener, Gül’ün adaylığına karşı çıkmıyor ancak kendi adaylığından da vazgeçmiyordu. Kulağı delik bir kaynağa göre Akşener Gül’ü ikna etmek için şu formülü sunmuştu: “Birinci turda isteyen herkes aday olabilsin. İlk turda Cumhurbaşkanı seçilemezsem, ikinci turda sizin için yarıştan çekilirim.”
Gül bu teklife sıcak bakmamıştı. Konu burada tıkanmış, çözüm zamana bırakılmıştı.
O sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli erken seçim kararı aldı. 2019 Kasım ayı için tasarlanan bu ortak aday projesi tam olarak tekemmül etmeden, yani tüm aktörlerle uzlaşma sağlanmadan deşifre oldu. Diğer bir deyişle, Gül’ün ortak adaylık planı erken doğum yaptı.
Bu yüzden Akşener’i ikna için bir haftadır kesif bir ittifak trafiği yürütülüyor. Trafik hızlı çünkü adayların belirlenmesine kısa bir süre kaldı. Akşener’le önce Karamollaoğlu, ardından Kılıçdaroğlu bir araya geldi. Bu sırada Gül, yakın çevresinin telkinleriyle, AK Partili Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Ancak sızan bilgilere göre istediğini elde edemedi.
Üstelik Akşener tüm telkinlere rağmen aday olma ısrarını sürdürüyor. CHP’nin grup kurması için kendisine takdim ettiği 15 milletvekilini üzerinde bir baskı aracı olarak gördüğünden 100 bin imza toplama arayışına girdi. Akşener cephesinden aday olma yönünde güçlü sinyaller gelmesi söylenene göre Gül’ün kafasını karıştırdı. Artık daha düşük bir ihtimal ama Gül yarın ya da Cumartesi adaylığını açıklayabilir. Ya da risk almadan, geri adım atarak, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmek isteyebilir. Gül aday olmasa bile AK Parti tabanının “hiçbir şey olmamış gibi” davranmayacağını gelen tepkilere bakarak söylemek gerekir.
Dört maddelik protokol
Gül CHP ile yaptığı anlaşmaya karşılık adaylık istiyor, peki CHP’nin bu projeden çıkarı ne? Kulislerde bu sorunun yanıtı da aranıyor. Kimilerine göre ana uzlaşma maddeleri dört başlıkta toplanıyor: 1. Erdoğan karşıtlığı. 2. FETÖ operasyonlarının durdurulması. 3. ABD gibi aktörlerle tüm başlıkların “imajımızı düzeltelim” sloganıyla yeniden konuşulması. Bu başlıklara PKK terör örgütüne karşı sınır ötesinde yürütülen operasyonlar ve Rusya ile yapılan savunma, enerji anlaşmaları da dahil. 4. Parlamenter sisteme dönüş.