Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve şimdilerde Bülent Arınç isimleri ile kastedilen bir "Erdoğan karşıtları" takımı var.
Bir dönem Erdoğan ile birlikte çalışmış insanlar bunlar.
Siyasetin cilveleri çoktur. Birlikte yola çıkanların sonra ayrıldıklarına, birbirlerine düşman olduklarına dair tarihten binlerce örnek gösterilebilir.
Yukarıdaki isimlerin, Erdoğan düşmanlığına kadar savrulmalarının sebebi, Erdoğan değil kendileridir...
En baştan beri kendilerini Erdoğan'dan daha kabiliyetli, daha zeki, daha donanımlı gördüler. Erdoğan'ın liderliğini kendilerine yediremediler. Onu genel başkan, başbakan olarak kabul ettiler ama bunu talihin bir cilvesi olarak izah ettiler.
Kendilerinde liderlik vasfı olmadığı halde, ikinci adamlıklarını geçici sandılar. Devran dönecek ve hak ettikleri liderliğe kavuşacaklardı. Amma liderlik kumaşları ve halkta karşılıkları yoktu. AK Parti seçmeni ve kadroları onları, Erdoğan yüzü suyu hürmetine bağrına bastı.
Nitekim Ahmet Davutoğlu 2 yıla yakın başbakanlık yaptığı halde, genel başkanlıktan alınınca delegeden bir itiraz gelmedi. Kimse onu sahiplenmedi. Çünkü Davutoğlu, Erdoğan'ın işareti ile genel başkan olmuş, yine onun işareti ile gitmişti. Davutoğlu lider olsaydı, Erdoğan ona yol verebilir miydi?
Keza Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı süresi bitince Erdoğan'ın yerine Başbakanlığa talip oldu. Çok istedi. Ama Erdoğan ona yol vermedi.
İsimlerini yukarıda saydığım siyasilerle kastettiğimiz insanlar, eğer bir çizgi, duruş sahibi olsalardı bir araya gelir, parti kurarlar ve kendilerini ispat yoluna giderlerdi.
Onlarda hem bu cesaret yoktu, hem de halkta bir heyecan uyandıramayacaklarının şuurundaydılar.
Birlikte bir parti kurmak yerine, Erdoğan'ı yıkım projesinde görev alan siyasetin yancısı/parçası olmayı tercih ettiler. Yani Erdoğan'ın bir daha Cumhurbaşkanı seçilmesini önlemek için AK Parti'den oy tırtıklama partileri kurdular.
İki parti halinde, vefasızlığın çirkin örneklerini sergileyerek, devlet sırlarını faş ederek, ellerini kibir ve şımarıklık çamuruna bulayarak Erdoğan'ı yıpratmayı marifet bildiler.
Gül ve Arınç, kendilerince dengeli gitmeyi ve 6'lı masanın Cumhurbaşkanı adayı olma hayallerini söndürmemeyi akıllıca buldular. "Madem marifet, HDP tabanından oy almak, onlar bizi yadırgamazlar" diye düşünüyorlar.
Söz konusu isimler bugün kendilerini haklı göstermek için hiç ikna edici olmayan savlar ileri sürüyor.
Erdoğan'a, tek adam olmayı seçtiği için karşı çıktıklarını ifade ediyorlar.
Onunla birlikte çalışırken de son kararı Erdoğan veriyordu.
FETÖ ile mücadelede Erdoğan'ı yalnız bıraktılar, Erdoğan vazgeçti mi?
Erdoğan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini istedi, bunlar karşı çıktı, Erdoğan vazgeçti mi?
Gezi olaylarında çapulcuların mesajını aldıkları söylediler, Erdoğan onları dinledi mi?
Daha hangi birini sayalım.
Erdoğan onlar varken de her zaman liderdi, cesurdu.
Onlar sadece sağda solda fısıldaşıyor ama Erdoğan'a açıktan karşı çıkmak cesaretini göstermiyor, gösteremiyorlardı.
Erdoğan karşıtlarının problemi evet, Erdoğan değildir, kendileridir.
Lider kumaşı olmayan ikinci adamlar hiçbir zaman lider olamamışlardır.
Liderin koltuğunda gözleri olmuş ama asla başaramamışlardır.
Hepsinin kaybedeceğini, inşallah 2023 Haziranında göreceğiz ve bu takımın bir daha esamisi okunmayacaktır...
Necip milletimiz bunlara teşhisi koydu: Vefasızlar, nankörler, biz de sizi adam zannetmiştik...