Evliliklerin seyrini etkileyen unsurlardan biri de eşlerin birbirlerinden kendi başına iş becerme veya yeterlilik beklentileridir. Bazı erkekler eşlerinin ev dışı alanlarda da iş becermesini, sorumluluk almasını beklerken; diğer bir kısım erkek ev dışı tüm işleri kendisinin yapması konusunda ısrarcı olurlar. Bazı kadınlar ev dışı işlerin bir kısmını da kendileri yaparken; diğer bir kısım kadın dışarıdaki işlerin tamamen eşleri tarafından yapılmasını, kendisinden bu alanda beklenti içinde olunmamasını isterler. Eğer iki eşin beklentileri birbirleriyle uyumlu ise sorun oluşmazken, beklentiler farklı ise bu alanda sorun yaşayabilirler.
***
Ev dışı işlere karşı tutumu belirleyen üç unsur: Kadınların ve erkeklerin ev dışı işler konusunda beklentilerini şekillendiren en az üç unsur vardır. Bunlardan birincisi, kişilerin kendi anne ve babalarından gördüklerine karşı tepkileridir. Örneğin ev dışı her şeyi babasının yaptığı, ev gezmelerine bile babanın araba ile götürüp getirdiği bir ailede büyüyen kadın eşinden de aynısını bekleyebilir. Annesinin her işi kendi başına yaptığı bir evde büyüyen bir erkek bu beklentiyi garip bulabilir. Veya annesinin babasına bağımlı ve ezik olduğu kanaatinde olan bir erkek, eşinin kendine yeten, iş halleden biri olmasını arzu edebilir.
İkinci unsur eşlerin kişilik özellikleridir. Karar vermede rahat olma veya zorlanma, kendine güven ve güvensizlik, girişkenlik düzeyi, fedakârlık/bencillik düzeyi, hizmetkarlık/rahatına düşkünlük düzeyi, organizasyon beceri düzeyi gibi kişilik özellikleri bir kadının veya erkeğin tek başına iş yapma veya diğer eşi tam yanında istemesini etkileyebilir. Bazı kişiler karar verip iş halletmede oldukça iyiyken bazı kişiler karar vermede ve iş halletmede zorlanabilirler. Çoğu kişi ortalamada yer alır.
Üçüncü unsur eşlerin her birinin hayata ve evliliklere karşı bakış açıları ve tutumları ile ilgilidir. Bazı eşler eşlerinin kendi ayakları üzerinde duran, kendi başlarına evi çekip çeviren, bağımsız bir kişi olarak görmek isterler. Hatta kendisine bir şey olursa diğer aile üyelerinin hayatta kalıp kalamayacaklarını dert edinirler. Bazı eşler ise kendi başlarına iş yapmayı bağımsız bir birey olmanın gereği olarak kabul ederler. Bu açıdan kısıtlanmalarını ise bireysel haklarının ellerinden alınması olarak görürler. Diğer bazı eşler ise eş olmanın ufak büyük her şeyi beraberce yapmak gerektiğini, eş olmanın böyle bir şey olduğunu düşünürler. Aksi durumları ise yalnız başına bırakılmak veya ilgisizlik olarak algılarlar.
***
Ev dışı işler beklentileri farklı olan iki eşin öyküsü: Mehmet Bey oldukça yoğun biri. İşi akışı ve seyahatleri planlı. Evin alışveriş, çocukların eğitim süreçleri, sağlık süreçlerini, küçük ev aletlerinin alımını eşinin yapmasını bekliyor. “Eşim ailenin ihtiyaçlarını giderince bu durum çok hoşuma gidiyor. Yapamadığını söyleyince de eşimin yetersiz olduğu, bana bir şey olsa ayakta duramayacağı hissine kapılıyorum” diyor. Ayşe Hanım ev hanımı. Daha önce kısa süreli çalışmış. Şimdi çocuklarını büyütmek için işten ayrılmış. Çocuklar büyüyünce de artık çalışmak istememiş. Ayşe Hanım tek başına iş yapmayı sevmiyor. İşleri eşi ile beraber yapmak istiyor. “Ben kolay karar veren biri değilim, emin olamıyorum. Üstelik bu kadar iş bana zor geliyor. Eşim hep yanımda olsun istiyorum. Beni sorgulamasın, bana şefkat göstersin istiyorum” diyor. Mehmet Bey ve Ayşe Hanım bu beklenti farklılıklarından dolayı çok kez kavga edip kırgınlıklar yaşamışlar.
Eşlerin farklı beklenti ve anlayışlara sahip olduğu evliliklerde çatışmayı yönetmenin tek yolu sorunun farkına varmak, eşin bakış açısını anlamak, onun doğasını kabullenmek ve her iki eşinde bir düzeyde değişme çabasına girmesidir. Kabullenme ile karşılıklı değişim arasında ince bir denge kurulmalıdır.