Galatasaray’da tuhaf şeyler oluyor... Wesley Sneijder”e uygulanan yıldırma politikasını hem akıllıca hem adil bulmuyorum. Bir kulüp kumpaslar üstüne yönetim biçimi uygulayamaz. Hollandalı yıldız oyuncu, fiilen Galatasaray futbolcusu olduğu bir anda; 10 numaralı formasının Belhanda’ya verilmesi; doğrudan aşağılamaya teşebbüstür.
Bir futbolcudan kurtulmak için, onu işkence metotları altında yıldırtmaya ve göndermeye çalışmak; futbolun dürüstlük ilkesiyle bağdaşmaz. İstemiyorsanız, karşılıklı fesih yolunu ararsınız. Ama bunu yaparken, futbolcunun alacaklarını yok saymaya kalkmak; daha önce verilmiş ama yürürlüğe sokulmamış para cezalarını silah olarak kullanmak, mantıklı olsa da vicdanlı değildir. Üstelik çok abartılı para cezalarının miktarı, olası bir FIFA restleşmesinde, geri bile tepebilir. Yıllık transfer ücretine denk gelecek bir ceza uygulaması, hukuk mantığına da sığmaz. Sneijder’in (Gönderilmesi halinde) oynamayacağı sezonun tüm parasını isteme hakkı vardır. Bunu talep eden bir futbolcuya “Paragöz” yakıştırması yapılamaz. Galatasaray’ın ondan kurtulması için; gayri ahlaki metodlar peşinde koşmaktan vazgeçmelidir.
***
Hocasıyla saygı dışı tartışması nedeniyle, Cavanda’nın kamptan kovulması, normal... Ama Sabri’nin herhangi biri gibi ve adeta kovularak gönderilmesi hiç şık olmadı. Zaten Galatasaray’ın bu konudaki sabıkaları, listeleri taşırdı.
Semih Kaya’nın ve Sinan Gümüş’ün gözden çıkarılış serüvenleri, yürek parçalıyor.
Sadece onlar değil ki; yakın geçmişte futbolu bırakan tüm Galatasaray efsanesi olmuş futbolcular bile, aynı akibete uğradı. Meselâ Bülent Korkmaz, utanç verici muamelelere maruz kaldı. Galatasaray sevgisi yüzünden, çektiklerini içine attı. Kimseyle paylaşmadı. Kulüp, kendi içinden çıkan değerlere karşı hep saygısız, fütursuz ve hatta acımasız kaldı. Büyük camia dediğin bunları yapmaz! İmana, insafa, mertliğe gel Galatasaray...