Galatasaray, dün gece gerçekten muhteşem taraftarının sürekli desteğini de arkasına alarak ezeli rakibi Beşiktaş’ı Arena’da yendi. Böyle maçlarda iyi futboldan söz etmek pek doğru olmaz. Her şeyden önce futbolcular öylesine bir baskı altındakiler ki, bazı maçlarda sergilediği futbolun yarısını bile sergilemekten acizler. Yıllar önce gene bir şampiyonluk maçında oynayan futbolcu kardeşim ‘maç boyunca dizlerim öyle titredi ki, doğru-düzgün pas bile veremedim’ demişti.
Galatasaray maçın ilk 15 dakikasında Beşiktaş’ın üstüne gitti ve maçı hemen koparacak gibi gözüktü. Yasin’in golüyle 1-0 öne geçti. Ancak ondan sonra nedense Beşiktaş’ın üstüne gitmek yerine geriye yaslanmaya başladı. Bunu fırsat bilen Beşiktaş da dalga dalga Sarı-Kırmızılılar’ın üstüne geldi. Ancak Galatasaray’ın kalesinde Muslera gibi gerçekten olağanüstü bir kaleci var. Sarı-Kırmızılılar’ın savunması da pek fazla hata yapmadı. Ancak bunca baskıdan sonra Melo’nun o olağandışı özgüvenini biraz yitirdiğini ve hata üstüne hata yaptığını gördük. Bu arada Hüseyin Göçek’i maç öncesi Galatasaraylı ilan ederek, onu baskı altına alan kişilerin de taktiği tuttu. Sneijder’in muhteşem golü öncesi Galatasaray’ın buz gibi bir penaltısını görmedi, ya da görmemeyi tercih etti.
Galatasaray, Beşiktaş’tan daha iyi bir taıkım demiştik. Daha tehlikeli oyuncuları var ve maçı kazanmak için 90 dakikalarda sahaya yansıtıyorlar. Beşiktaş ise yetenikli ve nitelikli kulübesinin olmamasının bedelini ödüyor.
Büyük takımlar dünya yıldızlarıyla büyürler. Bunun bir örneği de Sneijder... Sahada hiçbir şey yapmadığını sandığınız anda öylesine muhteşem goller atıyor ki, takımına moral veriyor hem de 12. adamı yani seyirciyi tribüne bağlıyor. Bunu da daha önce seyrettik. Dün akşam da Sneijder, Beşiktaş’ın Galatasaray’ın üstüne geldiği zaman ortaya çıktı ve Galatasaray’ın ikinci golünü Beşiktaş ağlarına bıraktı. Çok büyük bir aksilik olmazsa Galatasaray şampiyon olmuştur, 4. yıldızı da takmıştır.
Bunda ise en büyük pay futbolcuların, Hamza’nın elbette muhteşem taraftarındır.