Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütü PKK/YPG varlığını ortadan kaldırmak, Suriyeli göçmenleri güvenli bir şekilde ülkelerine yerleştirmek için oluşturulması beklenen güvenli bölgenin ne zaman ve nasıl kurulacağı merak ediliyor.
Bu konuda ABD ile uzun süredir yürütülen bir süreç var. Biliyorsunuz, ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdiği sözler tutulmayınca Ankara operasyon konusunda kararlılığını net bir şekilde ortaya koydu ve ABD masaya oturarak Türkiye ile bir anlaşma yaptı. Daha önce Münbiç’te de benzer bir durum yaşanmış, Ankara oyalandığını görmüş, aynı şeyin Fırat’ın doğusunda yaşanmaması için ABD’den ucu açık değil süresi belli olan sözler almıştı.
Ağustos ayında yapılan bu anlaşmanın süresi 45 gündü. Bu süre zarfında ABD’nin güvenli bölge kurulması, terör örgütü unsurlarının bölgeden çıkarılması, terör mevzilerinin dağıtılması, ortak devriye ve kontrol noktalarının kurulması konularında somut adımlar atması gerekiyordu.
Fırat’ın doğusundaki süreç, Münbiç’ten ayrışıyor. Çünkü ABD kısmen de olsa üzerinde uzlaşılan takvime uygun adımlar atıyor. Ortak devriyeler, ortak uçuşlar, bazı mevzilerin yıkılması bazı örnekler. Ancak bunlar Ankara’yı tatmin etmiyor. Sebebi, anlaşmanın konuşulduğu gibi tam olarak uygulanmaması, sürecin yine zamana yayılması yönünde işaretler alınması ve ABD’nin terör örgütü PKK/YPG ile arasına mesafe koymaması. Washington bir yandan Türkiye ile anlaşmasına sadık kaldığı görüntüsü vermeye çalışırken bir yandan da terör örgütüne mühimmat göndermeye devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’yi baskılamak için takvimi açıkladı. BM Genel Kurulu açılışı için ABD’ye gitmeden önce, Washington’un net tavrını görmek ve birlikte ya da tek başına harekete geçmek için iki hafta kaldığını belirtti. ABD’de Trump ile yapılacak görüşme sonrasında durum netleşecekti. Ancak Erdoğan’ın ABD seyahatinde bu buluşma gerçekleşmedi. İki lider telefonda görüşerek meseleleri daha sonra ele almak için anlaştı.
Bu görüşmenin, Washington’da Trump’ın azli ile ilgili başlatılan süreç nedeniyle gerçekleşmediği belirtiliyor. Biliyorsunuz, ABD Başkanı Trump’ın Ukrayna lideri ile yaptığı telefon konuşması gündeme geldi ve ABD Temsilciler Başkanı Pelosi, Trump’ın azli, yani Başkanlıktan alınması için resmi süreci resmen başlattıklarını duyurdu. Trump’ın başını ağrıtan bu hamlenin ABD Başkanı’nın New York takvimini bozduğu belirtiliyor.
Görüşmenin gerçekleşmemesinin altında ABD’nin zaman kazanma arayışı olduğunu da düşünüyorum. Nitekim görüşme gerçekleşseydi Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’a “Ya birlikte yapalım ya da biz tek başımıza yapacağız” diyecek ve konu orada bağlanacaktı.
Peki, şimdi ne olacak?
Pazartesi günü yapılan MGK toplantısından çıkan sonuç ve Salı günü TBMM açılışında verilen mesajlar Türkiye’nin planını değiştirmediğini gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözlerinin altını çizelim: “Geldiğimiz noktada kendi yolumuzda devam etmekten başka çaremiz kalmamıştır.”
Peki, ne zaman?
Türkiye’nin güvenli bölge oluşturma planının elbette diplomatik boyutu var. ABD bu meselenin bir ayağıydı. Diğer ayağında güvenli bölge için ihtiyaç duyulan fon konusu var. Bu kapsamda ilerideki günlerde Suriye’ye komşu ülkelerin katılacağı bir donörler toplantısı yapılacağı açıklanmıştı. İkinci önemli toplantı da yine önümüzdeki günlerde gerçekleşmesi beklenen Türkiye, Rusya, Almanya, Fransa dörtlü toplantısı. O toplantının sonuçlarını beklemekte ve sınırda Mehmetçiğin Suriye’ye girerken kaldırdığı beton blokları izlemekte yarar var.