Kıbrıs bizim adamızdı.
İngilizler bizden silah zoruyla aldılar.
Önce Osmanlı’dan kiraladılar. Birinci Dünya Harbi patlak verdiğinde de adayı ilhak ettiler.
Osmanlı Devleti Rus tehdidine ve içerdeki isyanlara karşı İngiltere’yi yanında tutmak için adayı kiraya vermek zorunda kaldı.
Tarih bilmek lazım.
Mecburiyetler tarihini de...
İşte o zaman Lozan’ın bir zafer mi hezimet mi olduğunu anlayabilirsiniz.
Meseleye ideolojik gözle bakmak kolaycılığına kaçanlar varsın bu dilemma ekseninde vuruşmayı sürdürsünler. Ama asıl gerçeklik ıskalanamaz: Gücü olanlar ya masada ya sahada bizden aldılar. Biz de çaresiz boyun büktük.
Kıbrıs bu örneklerden biridir.
Doğu Akdeniz’de yaşanan saflaşmaları kabaca AK Parti hükümetinin hatalı dış politikasına bağlayan tarih cahili insanlara bir şey anlatmak biliyorum mümkün değil. Ama öğrenmek isteyenler için SETA’nın yayınladığı tarihsel-güncel boyutlarıyla konunun etraflıca işlendiği “DOĞU AKDENİZ ve TÜRKİYE’NİN HAKLARI” kitabını mutlaka okumalarını salık veririm.
Doğu Akdeniz’in en büyük adası olan Kıbrıs yürek yaramızdır bizim.
İki açıdan yürek yaramızdır: Elimizden zorla alındığı için. En fenası da adadaki bir kısım Türklerin zihinleri ve yürekleri çalındığı için.
Meşhur Kırgız yazar AYTMATOV’un MANKURT tipolojisinin izini sürmek isteyenler Kıbrıs’a baksınlar.
Şimdiki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na baktıklarında şunu görürler: Gövdesi Türk, zihni ve yüreği Rum!
Mankurtlaşmış birinin Kıbrıs Türklerinin Cumhurbaşkanı makamına kadar yükselebilmiş olması, en hafif tabiriyle Doğu Akdeniz’de yaşadığımız kuşatılma ve baskılanma sorunsalından daha trajik.
Varlığı borçlu olduğu Türkiye’yi işgalci olarak görebilecek kadar Rumlaşmış birinden söz ediyoruz.
Rum ağzıyla Türkiye’ye hasımlık eden ve Türk liderliğine düşmanlıkta sınır tanımayan biri olan şimdiki Cumhurbaşkanı Maraş’ın açılmasından rahatsızlık duyuyor.
Öyle ki zehir zemberek Maraş’ı açan Kıbrıs Türk Hükümeti’nin milli ve yerli Başbakanı Ersin Tatar’a ve Türkiye devletine hayasızca laflar etmekten kaçınmıyor.
Başbakan Tatar’ı “Türkiye’nin figüranı!” olarak suçlamak hayasızlığın ötesinde siyasi bir ihanet değil de nedir?
“Figüranlık” bahsinde konuşurken aynaya bakmasını salık vermemize gerek yok. Kimlerin figüranı olduğu besbelli…
“Rumlar’la Türkleri iki ayrı federasyon çatısı altında birleştirmezsem istifa ederim!” diyen mevcut Cumhurbaşkanı bugüne kadar Rum tarafını ikna edemedi nedense. Bu taahhütle seçilen ama taahhüdünü yerine getiremediği için istifa etme onurunu gösteremeyen birinin yeniden Cumhurbaşkanı adayı olması aslında kendisinin nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu gösteriyor.
Umarım Kıbrıs Türklerinin geleceğinin ve Doğu Akdeniz’deki kazanımının Türkiye ile gönülden bir ittifak siyasetinden geçtiğini bilen Kıbrıslı Türkler Pazar günü yapılacak seçimde Tatar gibi yerli ve milli birini seçerek bütün bir dünyaya mesaj vermiş olurlar.
Kıbrıs’taki seçim sıradan bir Cumhurbaşkanlığı seçimi değildir. Kıbrıs Türklerinin kendi geleceklerini tayin edeceği tarihi bir liderlik seçimidir.
Kıbrıs Türklerinin bu siyasi temsil üzerinden verecekleri mesaj, Doğu Akdeniz’deki denklemin çözümünde anlamlı ve dirençli bir uyarı niteliğinde olacaktır.
MARAŞ MI?
Kılıçdaroğlu’na canlı yayında gazeteciler soruyorlar:
-Maraş’ın açılması konusunda fikriniz nedir?
Çevresine şaşkın şaşkın bakıyor.
“Maraş mı?”
Belli ki hiçbir şeyden haberi yok. Dış politika başdanışmanı olan zattan da kendisine iletilen bir not olmadığı için şaşırmasına şaşırmamak gerek.
Maraş konusunda henüz konuştu mu bilmiyorum.
Sahi merak ediyorum:
Maraş konusunda mevcut Cumhurbaşkanı Akıncı gibi mi düşünüyorlar yoksa Başbakan Tatar gibi mi?
Dahası var:
Belli ki Rum tarafı AB üyeliğinin vermiş olduğu şımarıklıkla artık federasyon çözümünden yana değil. Yani iki devletli eşitlikçi bir federasyon yerine Kıbrıs’ın siyasi liderliğinin Rumlarca temsil edildiği tek bir Kıbrıs Cumhuriyeti’nden yanalar.
Bu yeni olgu karşısında acaba Kılıçdaroğlu CHP’si nasıl bir Kıbrıs’tan yanadır? Sorunun çözümü için önerdikleri formül nedir?
Sizi bilmem şahsen ben çok merak ediyorum.
Dilerim cevaplarıyla merakımızı giderirler.