Maç başlayıp da, aradan yarım saat süre geçtikten sonra, ortada şöyle bir tablo vardı... F.Bahçe üst üste dört kez pas yaparken zorlanıyor, hatta çoğu kez bunu bile başaramıyordu. Tehlikeli pozisyon üretmekten vazgeçtim, umut veren atak teşebbüsü bile yoktu. Takım uyurgezer gibiydi.
Konya, böylesine uyuşuk ve çekingen yakaladığı rakibini hırpalıyor ve pozisyonlar buluyordu. Bu arada bir şutu direkten döndü. Fenerbahçe, kötü oynuyor bile sayılamayacak kadar vahim durumdaydı.
***
Sarı-lacivertlilerin en yenilerinden Benzia, takımı toparlamak adına gayret gösteriyor, çabalıyor ama; tek başına yeterli itici güç olamıyordu. Nihayet ve anca 32’inci dakikada, Mehmet Topal’ın sert şutu; Fener’in sahada olduğunu gösteren ilk işaret oldu. Ardından, Konya savunmasının hatasıyla, Benzia-Slimani ikilisinin sürdürdüğü ve sonu kornerle biten atak geldi. Hepsi o kadar!
***
Konyaspor, kötü gününde bile değil; yok hükmünde yakaladığı rakibini, daha ilk yarıda yıkabilirdi. Olmadı, başaramadı! Zaten topu topu dört girişimi olmuştu... F.Bahçe’nin şansı, evsahibinin biraz yumuşak kalmasıydı. Başkası olsa, başına çuval geçirirdi.
İkinci yarı başında, Uğur’un kolu bedenine yapışıkken dirseğine çarpan pozisyonun, saçma bir kararla serbest vuruş olması; avantadan gelen bir şanstı. F.Bahçe, çok tehlikeli noktadan onu da kullanamadı.
Sarı-lacivertliler ikinci yarıda ilkine oranla çok daha hareketli olmasına rağmen, farklı yenilmekten şansıyla kurtuluyordu. Üstelik Eljif Elmas’la gol bile attı. Görünüşe aldanmayın. Bu takım gene işlevsiz, gene sorunlu...Gene geleceği karanlık!