Kürdistan Bölgesel Yönetimindeki seçimler, Türkiye’de tuhaf bir biçimde hemen hiçbir köşe yazısına konu olmadı. Haftada beş Rojava yazısı yazan arkadaşlar hem Rojava hem de çözüm sürecini olumlu yönde etkileyecek olan Kürdistan seçimlerini görmezlikten geldiler.
Oysa Ortadoğu kan revanken, aynı bölgede yer alan bir coğrafyada seçim yapılması, bu seçimlere halkın gösterdiği teveccüh, seçimlere katılan Kürt partilerin dolaylı dolaysız , Ankara ile kurduğu ilişkiler , bu ilişkilerin geleceği, işte bütün bunlar Kürdistan seçimlerini Türkiye açısından da son derece önemli kılıyordu.
Seçimlerin sonuçlarından , Kürt sorunu söz konusu olduğunda burnundan kıl aldırmayanların hoşlanmadığı anlaşılıyor. Tek satır bile yazmadılar ve görmezlikten geldiler.
Mesut Barzani liderliğindeki KDP’nin bu seçimde de kazanan parti olmasından hoşlanmadılar. Ama eğer tersi olsaydı, bu medyada hükümetin stratejik müttefik olarak gördüğü bir yönetimin çöktüğüne Kürt halkının kendi feodallerine başkaldırdığına ve sosyalizmi selamladığına dair ne yazılar yazacaklardı, Allah bilir!
Erbil’de Eylül ayında gerçekleşecek olan konferansın başka bir tarihe ertelendiği ilan edildiğinde, Türk medyasında, bu iptalden, Mesut Barzani ve Başbakan Erdoğan’ın sorumlu tutulduğu bir çok haber yer aldı.
İşte böylesi bir ortamda gerçekleşen Kürdistan seçimlerinin Türk medyasında çok kısa haberler dışında hemen hiç yer almaması enteresan bir durumdur. Oysa bu seçimler, farklı görüşlere ve siyasi programlara sahip Kürt partilerinin gelecekte oynayabilecekleri rol ve böylesi tarihi bir dönemde siyasi güçlerinin bu seçimlerle yeniden sınanmış olması bakımından son derece önemliydi.
KDP, GORAN (Değişim), YNK, ve PKK çizgisindeki PÇDK’nin, bunun dışında İslami ve sol grupların katıldığı seçimlerden, KDP’nin henüz resmi olmayan sonuçlara göre, %50’nin üstünde oy alarak parlamentoda 40 milletvekilliğini elde etmesi, Celal Talabani’nin yokluğunda( Almanya’da hala tedavi görüyor) seçimlere giren Kürdistan yurtseverler Birliği( YNK) nin uğradığı oy kaybı, büyük bir iddia ile seçimlere giren PKK çizgisindeki PÇDK’nın ise kayda değer bir sonuç elde edememesi, ama öte yandan YNK’den kopan grubun kurduğu, Noşirvan Mustafa liderliğindeki GORAN hareketinin gücünü koruması hatta oylarını arttırması, Kürt siyasetini küresel ve ulusal anlamda nasıl etkileyecek?
Kürtler’in özgürlük mücadelesi içinde uzun bir tarihe ve geçmişe sahip olan KDP, seçimlerden en kazançlı çıkan parti oldu. KDP, Kürt toplumunda geleneksel olarak muhafazakar-demokrat ve Batı yanlısı bir siyasetin kırklı yıllardan bu yana temsilciliğini yapıyor. Üç büyük şehirden biri olan Duhok şehrinde %70’in üzerinde oy aldı. Genelde ise resmi olmayan sonuçlara göre aldığı oy %52 civarında. Oysa, 2009 seçimlerinden sonra ekonomik kaynakların adil paylaşılmadığı yolundaki eleştirilere en fazla uğrayan parti KDP ve onun lideri Mesut Barzani’ydi. Yeni hükümeti o kuracak. Halkın KDP’ye gösterdiği teveccüh, bu siyasi çizginin daha uzun yıllar Kürt toplumunda önemli bir misyona ve işleve sahip olacağını ortaya koydu.
Ama aynı şeyi, Irak cumhurbaşkanı olan Celal Talabani’nin partisi YNK için söylemek maalesef mümkün değil. YNK seçimlerin kaybeden partisi oldu.
YNK gibi bir partinin % 15’lere kadar gerilemiş olması, bu partinin gelecekteki siyasi rolünü belirsizliğe itiyor. YNK’nin geçmişteki iki numaralı ismi olarak bilinen ve entelektüel kişiliğine rağmen, mütevazi yaşamı itibariyle, halkın kendisinden biri olarak gördüğü Noşirvan Mustafa’nın GORAN (Değişim) hareketi dört yıl önce YNK’den ayrışan bir hareket olarak Kürdistan’ın uzun ömürlü partisi olduğunu ispatlamış oldu.
PKK paralelinde siyaset yapan PÇDK ise beklediği sonucu alamadı. Bu durum aslında, Kürdistan halkının siyasi tercihlerindeki ‘yerelliği’ ifade etmesi bakımından önemlidir.
PÇDK, KCK’nın ortak stratejisi adına siyaset yapıyordu ve KCK’nın aldığı son kararlardan biri de ‘Kürdistan halkına, Erbil hükümetinin alternatifsiz olmadığını göstermekti.’
Böylesi kararların en azından şimdilik halkta bir karşılığının olmadığı görüldü.
Kürdistan seçimleri, KDP’nin erimekte olduğunu düşünenleri fena halde yanılttı. Bu yollu endişelerin yersiz olduğunu gösterdi ve Kürt halkının demokratik olgunluğunu ortaya koydu, herkese hayırlı olsun!