Cuck Hagel’in Türkiye’nin gayet yakın ve kolay çalışacağı bir Savunma Bakanı olacağını bildirmiştik. Hagel için Senato Silahlı Kuvvetler alt komitesinde yapılan -onay- oturumu, ‘Hagel Izgara’ şeklinde geçti. Hagel’ın adaylığını istemeyen Cumhuriyetçi muhalefet, Bakan adayını yüksek ateşte çevirdi... Hagel’in söylediği ve kağıda, kameraya geçmiş bütün lafları ortaya döküldü ve tek tek gündeme geldi... Ortak unsurlar, Hagel’in -Amerika’nın düşmanlarına yeterince kararlı tavır almayacağı, yumuşak bir savunma bakanı olacağı, Amerikayı dünyada mahcup edeceği ve İsrail’e tavır koyduğu- şeklindeydi.
Hagel ise -Kardeşim siz neden bahsediyorsunuz, benim bu ülkeye bağlılığımı ve yurtseverliğimi tartışanın alnını karışlarım. Ben bu ülke için Vietnam’da vuruştum, vücudumda hâlâ şarapnel var. Eyaletim, seçmenim beni iki kez seçip Senato’ya yolladı. Hiçbir zorunluluk olmadığı halde -iki dönem senatörlük yapacağım-, deyip bıraktım...- deyip masayı yumruklamadı... Onun yerine -Evet. Sepet. Orada yanlış söylemişiz... Sürçü lisan olmuş... Kusura bakmayın, özür dilerim- deyip durdu...Yani köprüyü geçene kadar, herkese ‘Dayı’ dedi...
Hagel’in atamasının önce komitede onaylanması gerekiyor. Biz baskıya girerken olmadıysa, komite oylaması bu hafta. Komitede parti dağılımına göre oy verilmesi bekleniyor. Yani 14 Demokrat üye Hagel’a onay verecek, 12 Cumhuriyetçi reddedecek ve adaylık geçecek. Sonra Senato genel kurulunda oylama var. Orada Cumhuriyetçiler’in ne kadar engelleme yapacakları belirsiz. Çok süründürebilirler, saatlerce-günlerce engelleme yapabilirler. Ya da Senato’da Demokratlar çoğunlukta olduğundan biraz zorlayarak onay alınabilir. Sonra da mesele unutulur. Bir ABD Savunma Bakanı ne yaparsa, Hagel da onu yapar...
Komitedeki oturumda Hagel 9 saat boyunca hırpalanırken, ABD’nin gelecekteki savunma stratejisi konuşulmadı. Saldırılar şahsiydi, siyasiydi. Tutanaklardan saymışlar. En çok ‘İran’ ve ‘İsrail’ kelimeleri kullanılmış. 100’den fazla İran kelimesine karşı 26 kez ‘Afganistan’ denmiş...’Savaş’ kelimesi 120 kez kullanılmış ‘Barış’ ise 3 kez.
Türkiye oturumda gündeme gelmedi. Bu oturumda ülke olarak gündeme gelmek zaten hayırlı bir vesile değildi... Bizim gördüğümüz tutanaklarda Hagel iki kez laf arasında ‘Türkiye’ diyor... Sonra Türkiye, yazılı soru ve cevapta 10 kez geçiyor.
Hagel’a çok sayıda yazılı soru iletildi ve bu soruları yazılı cevapladı. Türkiye, sorularda -İsrail ile ilişkiler- ve -Suriye- kapsamında geldi.
Hagel’a Türkiye-İsrail ilişkilerini düzeltmek için ne yapacağı, soruldu. O da: Türkiye İsrail ilişkilerinin bozulmasından kaygılıyım. İki ülke de ABD için önemli ortaktır ve bölgenin istikrarı için gereklidir. Bu ilişkiler, mevcut anlaşmazlıktan daha büyük ve önemlidir, dedi... Bakan olursam, hem diplomatik, hem de askeri kanallardan, aralarındaki anlaşmazlığı çözmek için adım atmalarını cesaretlendireceğim ve iki ülkenin ortak bölgesel sorunlara odaklanmasını hedefleyeceğim- dedi. Sonra NATO’nun Suriye’deki rolü soruldu. Orada da: NATO’nun Türkiye’nin savunmasına (Patriot füzeleri ve diğer kanallardan) verdiği katkıyı Hagel şahsen desteklediğini söyledi.
Bu oturumdan iki gün sonra da New York Times, ‘eski dışişleri Bakanı Clinton ve eski CIA Başkanı Petraeus’un Suriye direnişçilerini silahlandırma planının seçimden önce Beyaz Saray-Obama tarafından veto edildiğini yazdı... Hagel oturumunda bu konuya uzaktan bakıldı... ABD’nin insansız hava araçlarıyla dünyanın dört bir yanında sürdürdüğü operasyonlar ise oturumda hiç gündeme gelmedi.
Hagel Cumnuriyetçi Parti’den... Kendilerinden olduğunu söyleyen birinin Demokrat Obama yönetiminde çalışmasını Cumhuriyetçiler hazmedemiyor... Cumhuriyetçi muhalefet siyasi keskinliği ve ayrışmayı körüklemeye çalışırken, Amerikan siyasetinde -uzlaşma- ortadan kalkmışken, herkes karşı tarafı -düşman- görmeye başlamışken Demokrat yönetimde Cumhuriyetçi bakan, dar kalıpları zorluyor. Üstelik ezber bozuyor: Cumhuriyetçiler Savunma bütçesini artırır, elde sopa dünyada dolaşmayı severken, -Cumhuriyetçi- olduğunu söyleyen bir Bakan bütçeyi kısacak, sopadan çok denge ve diplomasi yollarına bakacak... Bunlar partizan statükonun kabulleneceği adımlar değil. Ancak Hagel’in ne Cumhuriyetçiler’in abarttığı kadar ne de Demokratlar’ın idealleştirdiği kadar aşırı zeminlere gitmesi beklenmemeli. Başkanın menzilinden daha ileri giden bir bakan pek görülmemiştir.
twitter.com/selimatalayny