Zaten -inanılmaz ölçüde küçük- bir harekat olacaktı... Dışişleri Bakanı Kerry, ABD Kongresi’ni harekat tezkeresine ikna etmek için o kadar uğraştı ki, uzun bir savaşa girilmediğini anlatmak için sonunda neredeyse -hiç acıtmayacak- demeye getirdi.
Zaten kara harekatı yoktu. Özel Kuvvetler’in bile acil durum halinde girmeyeceği taahhüt edildi. Rejim değişikliği yoktu... Gemilerden Cruise füzeleri atılacaktı... Kimyasal için harekat yapılıyor, ancak kimyasal depoları vurulmuyordu. Curise füzesi depoyu vursa kimyasal göğe yayılırdı, bir işe yaramazdı- diyen de var. Çok güçlü bomba vurursa, kimyasal buhar olurdu- diyen de. İlk bombardıman planının Direnişçiler’e bir faydası bile kuşkuluydu. Senato alt komitede Senatör McCain değişiklik önergesi ekledi de, -güç dengesinin değişmesi ve direnişçilerin harekat sonrası desteklenmesi- ibaresi kondu...
Harekat sırasında Beşar’ın Türkiye, Ürdün ya da İsrail’e saldırması beklenmiyordu. Saldırırsa bütün planlar değişecek, daha da yaygınlaşacak uluslararası destekle ve muhtemelen NATO katkısıyla harekat Şam’da bitecekti.
Gerçi tezkerenin ilk aşamasının ardından uçak filolarıyla bombardıman planları yapıldığı da bildirildi. Hazır başlamışken Şam rejimini yıkmasa da dizlerinin üstüne çökertecek ve bir plan ön almaya başlamıştı ki... Obama frene bastı.
Şu aşamada avantaj Rusya’da, Putin’de... Obama tezkereyi Kongre’den geçiremiyordu. -Tezkere geçmese de harekat emri- seçeneğinde tereddüt etmeye başlamıştı. Kongre’de tezkerenin reddinin Obama’ya siyaseten vereceği zararın büyüklüğü sonradan fark edildi... Sonra Rusya’nın -Suriye kimyasal silahlarını toplayalım- önerisi Obama’yı çıkmazdan kurtardı... Ancak Putin’in jestiyle köşeden çıkan Obama -imajı, hayırlı bir imaj değil. Şam ve Ortadoğu zaten mesajı aldı: Kime güveneceğiz?
Şimdi insiyatif Rusya’da... ABD’yi bağlayıp köşeye oturttu. Moskova’nın, Şam’ın patronu olduğu tescillendi... Şam’a Moskova’ya güvenip dayılanma fırsatı verildi... Beşar’ın BM tarafından muhatap alınması, Şam’a meşruiyet bile verecek... Çok büyük bir marifetmiş gibi BM ile kimyasal protokoller imzalanabilir, hatta tören bile düzenlenebilir.
100 bin kişinin öldüğü savaş unutuldu. Suriye’nin bütün bölgeyi tehdit eden istikrarsızlık adası olduğu gözardı edildi... ABD bombardıman riski ortadan kalkınca Şam’ın Direnişçiler’e karşı kapsamlı saldırıya geçtiği haberleri var. Beşar, kimyasal kullanmadıkça istediği kadar adam öldürebileceği- mesajını aldı. Gereğini yerine getirecektir... ABD’nin Direnişçiler’e silah vermeye başladığı- haberleri de bu arada yayıldı ki -Direnişçiler’e ihanet edildi- havası yayılmasın. Direnişçiler bombardımana en başından beri inanmamıştı.
Halen ABD, BM Güvenlik Konseyi’nde sağlam bir karar ve -Beşar süreci raydan çıkarırsa yaptırım, bombardıman gelir- maddesi ile üstünlük kazanmayı umuyor. Ama zor... Rusya ince çalışacak, ilk kararın çıkmasına izin verse de, yeni yaptırım-harekat kararının veto edilir olmasına çaba harcayacaktır. Böylece denetim Obama’dan çıkıp BM’ye, Rusya’ya geçiyor ve ABD’nin tek başına harekat yolu tıkanıyor. Rusya ABD’ye yaptırmadığı harekatı BM şemsiyesiyle de yaptırmaz. Sonra olur da -Kimyasal imha süreci- başlarsa, bu süreç on yıllar alacak.
Ancak Beşar’ın kokusu çabuk çıkar. Bu süreçte mutlaka bir hata, kopma olur... Sonra yine harekat gündeme gelir, süreç aslına rücu eder. Suriye’nin bu halde ya da -inanılmaz ölçüde küçük- bir harekatla düzelmeyeceği herkesin malumu. Suriye’de iç savaş var, karışmayalım- diyenlere Senatör McCain -Suriye’de iç savaş değil, uzaktan kumandalı, vekaleten savaş var. Rusya ve İran kumandalı rejime karşı, umutsuz direnişçiler- diyor. Kovboylukta kuraldır: Durum rahatsız ediyorsa ya hiç sesini çıkarmayıp o kasabadan gideceksin ya da fazla konuşmadan silahı çekip ateşleyeceksin. Hem silah çekip, hem de oyalanırsan ya da silah çekermiş gibi yapıp, sonra durursan, vurmasalar bile katran ve tüye bulayıp kasabadan çıkarırlar.
twitter.com/selimatalayn