Varlık yasası (sünnetullah) değişmezdir ve her yerde geçerlidir. Buna insan da, insana dair bütün özellikler de dâhildir. Mesela dil, insana dair bir özellik olarak bu evrensel sistem içinde kendine özgü kurallara, yasalara, mantığa tabidir. Zaten mantık, dil demektir. Bu, dilin bir dili var anlamına gelir aynı zamanda. Doğuştan sahip olduğu bu özelliği, bu mantığı çerçevesinde dil, kendini yeniler, geliştirir, yeni anlamlar edinerek yeni boyutlara taşınır. Bu yasayı, bu mantığı ve gerisindeki aşkın (müteal) gücü, yani Allah'ı hesaba katmadan, görmeden dile müdahalede bulunanların yaptığı, şeklen dilin bu doğal etkinliği gibi görünse de yetkisiz, mantıksız, etkisiz bir müdahale olduğu kısa bir süre sonra ortaya çıkar ve dil, varlığına yabancı gördüğü bu müdahaleyi bertaraf eder. Varlığın aşkın bir güçle, yani Allah ile bağını kabul etmeyen zihniyetler ise, oldum olası bu sistemi, bu arada dili değiştirmek, yeni özelliklere, kurallara tabi kılmak gibi boş bir çaba içinde olagelmişlerdir. Bizdeki tek parti zihniyetinin varlık yasasına Donkişotvari kafa tutması, bu arada dil ile uğraşması gibi.
HDP eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın babası Tahir Demirtaş vefat etti geçenlerde. DEM partinin X hesabında "Yıldızlar yoldaşı olsun" şeklinde bir temenni yayınlandı. Merhum Tahir Demirtaş namazlı niyazlı, Müslüman bir insan olarak biliniyordu. Bir Müslüman vefat edince, ona Allah'tan rahmet dilenir. Nitekim eşi, mezarının başında dilin, dinin mantığına uygun şekilde dua ve temennide bulunmuş, rahmet dilemişti. "Yıldızlar yoldaşı olsun" gibi ne idüğü belirsiz laflar etmemişti. Ben de X hesabımda bu garabeti vurgulamak amacıyla "Türk Kemalizminin dili Kürt Kemalizmi aracılığıyla Diyarbekir'e kadar ulaştı..." demiş, Müslüman mahallesindeki bu salyangoz satışını eleştirmiştim. Dilden, dinden, mantıktan, müteal kudretten bihaber güruhlar, âdeta seferberlik ilan ederek saldırıya geçmişlerdi.
Tabi bu saldırıların amacı, izledikleri politikaların, kullandıkları dilin, sahip oldukları zihniyetin tak parti zihniyetinin kötü bir kopyası olduğunun anlaşılmaması, dolayısıyla Kürtlerin, Türk Kemalizminden çektiğimiz yetmezmiş gibi bir de başımıza Kürt Kemalizmi mi çıktı, dememeleri içindi. Eğer psikolojik, medyatik, siyasal baskı altına alınmazsa, hayatının her alanı gibi dilinin bütün gözeneklerine din sirayet etmiş bir Kürt, "yıldızlar yoldaşı olsun" gibi ne anlama geldiği belli olmayan, dua olmaktan, duanın mantığından uzak bu saçmalığı kabul eder miydi? Hatta Türkçe söyleyecek olsa "ne diyisen lo!" demez miydi?
Yıldızlar yoldaşı olup da nereye götürecekler? Uzay boşluğunda oradan oraya mı dolaştıracaklar? Ne kadar ruhsuz ve ne kadar acımasız bir dilek! Durmadan oradan oraya savrulmak! Aman Allah'ım! Ancak bir düşman böyle bir dilekte bulunabilir. Müslümanın, rahmet, huzur, esenlik temennisi nerede, bu, aslında ölü için eziyet temennisinden başka bir anlamı olmayan dilek nerede! Dediğim gibi müteal kudretten kopuk Türk Kemalizminin, tek parti zihniyetinin kötü bir kopyası.
Bir ara tek parti zihniyetinin bir yansıması olarak ölüm ilanlarında "gömütü ışıklarla dolsun" ifadesi yer alırdı. Merhametten, insanilikten, mantıktan, ruhtan yoksun, kupkuru bir maddecilik yansımasıydı. "Mezar"ın (ziyaret edilen yer), insana, insanın ölüsüne verilen değeri içeren, insan ile öteleri birbirine bağlayan sıcaklığını, bir de "gömüt"ün bir yükten, bir külfetten, hatta bir değersizlikten bir an önce kurtulmayı ifade eden soğukluğunu düşünün! Neyse ki toplum ve dil, bu garabeti bünyesine almadı ve gömdü gitti. Geç kalmış Kürt Kemalizmi, Türk Kemalizminin akıbetinden ders çıkaracağına, bu "gömütleri" eşeliyor şimdi.