Futbol bu... Sıradan futbolcu kalsan da, süperstar kalitesinde biri olsan da; gün gelir penaltı kaçırırsın. Olur böyle şeyler... Gomis, zaten geçen sezon üst üste penaltılar kaçırmış; ama Terim yine ona attırarak, kendisine karşı olan güvenini/inancını/ pekiştirmişti. Sorun, büyük krize krize dönüşmeden halledilmişti.
***
Fakat bu kez, (Yani Akhisar karşısında da penaltı kaçırınca) durum farklıydı... Çünkü oyun içinde de isteksiz ve etkisizdi. Maça kendini vermedi.
Üstelik kaç zamandır, kulübüne karşı tavırlıydı. Nedeni, profesyonelliğe hiç yakışmayacak taleplere dayanıyordu.Takımın şampiyon, kendisinin de gol kralı olması üzerine; şımarıp zam talebinde bulundu. Zaten şampiyon olunduğu için, bazı bonuslar kazanmıştı. Takımın en pahalı futbolcusu olduğu halde, ekstra aldıklarıyla da doymadı. Daha istedi...
***
G.Saray doğru ve haklı olarak, taleplerine yüz vermedi. O da bunun üzerine huysuzluk çıkardı. Durduk yerde sorun yarattı. Sen zaten ballı bir sözleşme yapmışsın, G.Saray (Biraz aksatsa da) ödemelerini yapmış/yapıyor... Zam talebi yerine getirilmeyince, mızıkçılık etmeye hakkı yoktu. Terbiyesizlik etti...
Buna rağmen, hoşgörüyle karşılaştı; yaptıklarını sineye çektiler. Konu kapandı sandık ama, Akhisar karşısındaki tavrı, henüz akıllanmadığını gösterdi. Penaltı kaçırıp kupayı rakibine kaptırdıktan sonra, herhangi bir üzüntü yaşamadı bile.... Sıradan bir hata yapmış insanların rahatlığı içindeydi. Asla kahrolmadı. Hatta “Oh, iyi oldu” dercesine; garip ve hınzır bir gülümseme bile takındı.
O yüzden ben, kaçmış penaltıyı; “Kaçırılmış bir penaltı” olarak algıladım. Kulübüne; istediklerini yerine getirmediği için, bir cezalandırma fırsatı yarattı.
İnşallah öyle değildir, belki öfkeyle bu yönde düşünmeye kodlanmışımdır ama; kimsenin beni masumiyete inandırmaya gücü yetmeyecek... Alacağın olsun Gomis!
Bu yaptığını deftere yazdım!