Bir teknik direktör, aynı kulübe 4 kez hocalık yapmaya geliyorsa: bunun özel bir anlamı/değeri/farklılığı vardır.
Fatih Terim’de hepsi mevcut. Sonuncu kez G.Saray gelmek üzereyken, takımın hali malumdu... CimBom yerlerde sürünüyordu. Terim geldi, durumu toparladı ve şampiyonluğun en önemli adayı yaptı.
***
Şampiyonluğun en büyük adayı yaptı da, önemli olan şampiyon olacak mı? Maçın iki devresinden birini devre dışı bırakmasıyla biraz defolu takım ama, oynadığında da “Vay anasını” dedirten bir ekip olma özelliği var.
Becerisini “Tam saha ve tam süre” yaymadaki dalgacılığını terketse, kusura bakmayın, onlarla baş edecek ortalıkta takım yok... Bir Beşiktaş vardı, ite-kaka ayakta durmaya çalışıyor. Eski diriliğinde değil. Talisca’yı çıkar, takımın kalbini göğsünden söküp almış olursun.
G.Saray önündeki Başakşehir ve Beşiktaş maçlarına odaklanmış görünüyor ama; esas tehlike; bu maçları kazandıktan sonra ki sinirleri boşalma hali... Hiç olmadık maçlarda, acı sürprizlere karşı kodlanma tehlikesi yaşar. Yaşayabilir...
***
Olası böyle bir riski sıfırlamak için; kalan son 7 maçı, önemli/önemsiz ya da büyük/küçük diye ayırma, kanalize etme, şartlanma yanlışına düşmemesi gerekir. Bu tür maçlar için,”Her mücadele artık bir final” denir ki; yüzde yüz doğru tanımdır.
Terim bunları anlayacak, bilecek, hesaplayacak evsafta bir teknik adam... Enayi değil, acemi değil, korkak değil, kof değil, çaresiz değil!
***
Sarı-Kırmızılı taraftarlar, kaptan Selçuk İnan’ı defterden silmişti. Terim, yuhalanan adamı aldı; iade-i itibarla seyircinin kalbine tekrar yerleştirdi. Feghouli de gitti-gidiyordu... Belhanda sorundu... Donk yoktu... İmparator, tepkilerin odak noktasındaki bitmiş isimlerden; reenkarnasyonla yeniden adam yarattı.
Mucizeyi gerçekleştirdi, şimdi şampiyonluğa koşuyor. Gölge etmeyin, başka ihsan istemez. l