Mardin’de bir ilk gece...
Haziran seçimlerinde başkaydı ortam, şimdi bambaşka bir ortam var. Temmuz ayında başlayan şiddet ve terör eylemlerinde bir azalma yok yazık ki. Bu gerçeği unutup siyaset konuşmak neredeyse imkansız. İstikrar ve huzur arayışının yarattığı bir beklenti var halkta. Sağdan soldan çatışma haberleri geliyor. Gece Derik’te çatışma oldu, dört yaralı vardı, ikisi ağır. Ömerli’de korucu noktasına ateş açıldı, iki korucu ağır yaralandı. Korucular Midyat devlet hastanesine getirildiler. Gündüz, bomba dolu bir aracın patlatıldığı TOKİ evlerinin yer aldığı alana gittik. Dul ve yetimlerin kaldığı yerde cam çerçeve kalmamış. Mahallenin camisi, aynı durumda. Polis araçlarının geçtiği yolda patlatılacakken son anda fark edilen araçta bir mahalleyi havaya uçuracak kadar patlayıcı vardı.
Silopi’de bir korucu, eşi ve üç yaşındaki kızının gözü önünde öldürüldü. Bayram alışverişine gitmişlerdi. Anne ve kızı arka sırada oturuyorlardı. Lezgin Yağız aracı kullanıyordu. Osman İnan koruculuktan emekli olmuş eski bir korucuydu. Alışverişi bitirmişlerdi ki, Osman İnan yolda içmek için su almak istedi. Suyu aldı ve arabaya yöneldi. Araçtakiler onu bekliyorlardı. Araca binmek üzereyken, iki kişi araca yanaştı ve ellerindeki tabancayı ateşledi, Osman İnan hayatını kaybetti. Lezgin Yağız ise aldığı dokuz kurşun yarasına rağmen kurtuldu..
Bir gün ve bir gece içinde gelen haberler bunlardı.
Milletvekili adayı arkadaşlarım, Ceyda Bölünmez Çankırı, Süleyman Çelik, Abdullah Erin, Veysi Kaya ve Ahmet Kaya’yla beraber seçim startını vermek için iki gün önce geldiğimiz Mardin’deyiz.
Coşkulu bir karşılama ve sıcak mı sıcak bir tanıtım toplantısı oldu..
Mardin’e bir öğle vakti girdik. Sokaklar sessizdi..
Esnafın yüzü gülmüyor. Bir seçim yarışına girerken, ilk izlenimler, ilk gözlemler önemlidir yeter ki bu gözlem ve izlenimler isabetli olsun. . Haziran seçimlerinde gördüğüm Mardin ve şimdi bu güzel Eylül ayında gördüğüm Mardin o kadar farklı ki. İnsanların yüzlerinde umutlu bir bekleyiş var..Godo’yu bekler gibi, bir kurtarıcıyı , bir mucizeyi bekler gibi bekliyorlar insanlar.
Bu coğrafyada beklemekle geçiyor hayat.
Ve bu hal hakikaten 90’lı yıllarda JİTEM’in varlığı nedeniyle girilemeyen ilçelerde ve illerde, Godoyu bekler gibi bekleşen insanları hatırlatıyor.
Mesela Dargeçit’e yıllarca, 2004 yılına kadar HEP geleneğinden gelen partiler giremiyor ve herhangi bir siyasi çalışma yapılamıyordu. Cizre’de 1999 yılında, belediye başkanlığı için aday bulunamamıştı.
Sonra o ilçelere girildi. Godo’yu bekler gibi bekleyen Cizreliler, Dargeçitliler, kadersizliğe bakın ki, 20 yıl sonra yeniden Godo’yu beklemeye başladılar. Hendekler, siperler mahalleri birbirinden ayırıyor.
Dünün ‘kurtarıcıları’, bugünün kuşatıcıları oldular..
‘Bazı ilçelere girilemiyor’ gibi söylemler gerçeği yansıtıyor elbette, durum hala bu. Kuşatma altında yaşayan ilçeler, mahalleler var. Bu ilçelerin bazı mahallerine sandık kurulamayacak, sandıklar başka yerlere taşınacak.
Şunu da söylemek gerekir. Bu ilçelere ve mahallere girilebilmesi farklı bir şey, girilse bile, bir günlük siyasi çalışma yapabilmek ise daha farklı bir şey.
‘Gün uzar yüzyıl olur’ demiş ya Aytmatov. Aynen böyle..Burada gün uzar yüzyıl olur ve Godo’yu beklemekle geçer hayat.
Hemen fark ediyorsunuz. Bir şey olsun ve en azından Haziran seçimleri zamanına dönülsün gibi bir beklenti var. Kasım seçimlerine seçimlere kamu güvenliğinin geleceği ve bu güvenliğin yeniden kurulması olarak bakarsa seçmen, bölgeyi bu hak etmediği halin içine sokan HDP’yi cezalandıracak ve tercihini AK Parti’den yana yapacak. Ama yok kamu güvenliğinin bu derece sarsılmasını, ve Etyen Mahcupyan’ın anlattığı gibi, toplumun bu ölçülerde yozlaşmasını hala bir sorun olarak görmüyorsa, tercihi başka olacak.
Çözüm sürecinin yeniden başlaması, bölgenin hak etmediği bu OHAL’den kurtulması tamamen seçmenin elinde. Öyle bir süreç ki bu, hiçbir güvenlik önlemi, sandığa atılacak, oylardan daha etkili ve daha sonuç alıcı değildir.
1 Kasım bu yüzden, bir milat olacak. 1 Kasım’da ortaya çıkacak sonuçlara göre, ya birlikte yaşamaya devam edeceğiz, buna dair umudu arttıracağız, ya da birileri çıkıp ‘durun bir dakika, kan dökmeye gerek yok, ayrılacaksak kan dökmeden ayrılalım bari ‘ diyecek..
Herkese iyi bayramlar..