Başbakan Erdoğan, Çarşamba akşamı Memur-Sen iftarında Mısır’daki darbeye tepki gösterirken, sözü Türkiye’ye getirerek ilginç bir şey söyledi: “Bazı sermaye grupları şu anda bir araya gelmek suretiyle ‘acaba yeni iktidarları nasıl oluştururuz’, bunun gayreti içerisindeler. Kusura bakmayın. Bu ülkede artık halkın dediği olacak, sizin değil.”
Bu bölüm konuşma metninde yoktu; Başbakan irticalen eklemişti.
Bir hafta kadar önce kulağıma benzer bir bilgi gelmişti: Gezi olaylarıyla birlikte Türkiye’nin önde gelen bazı sermaye grupları da harekete geçti. Bu ‘yeni hareket’i destekleme, medya, siyaset ve ekonomideki etkinliklerini kullanarak hükümeti sıkıştırma kararı aldılar. Farklı katılımcılarla birden fazla toplantı yapıldı. Biri, İstanbul’un moda merkezi Nişantaşı’nda genç ama ünlü bir modacının ofisindeydi. Modacının siyasetle çok ilgisi yok; sadece yanında yetiştiği ‘çapulcu’ misafirinin ricasıyla ev sahipliği yaptı. Konukların kimi temsil ettikleri ailelerin üyeleriydi, kimi CEO...
Şimdilik sadece”Gezi eylemleriyle yaratılan rüzgarın hükümeti devirecek bir politik akıma dönüştürülmesi; bunun da ‘yeni bir siyasi parti’ye kanalize edilmesi; ‘yabancı dost ve ortakların’ da bu düşüncede olduğu ve gereken desteği verecekleri” üzerinde durulduğunu söyleyebilirim. Çünkü konuşulanlar hakkındaki bilgilerim ‘dost bilgisi’ olduğu için hem sınırlı, hem de bazıları ‘off the record’ kapsamında.
Ancak, ‘açık kaynaklardan’ konuyu biraz daha açmak mümkün: Gezi olaylarına zaten destek veriliyordu ve medya da ‘mahalle baskısı’ veya ‘reklam bütçeleri’ üzerinden baskı yapılarak desteğe zorlanıyordu. Ekonomideki gelişmeler nedeniyle borsadan para çıkışı ve dövizde hareketlenme vardı; bu manipüle edilerek hızlandırılabilirdi. Ekonomideki olumsuz gelişmeler de halkın güvenini zedeleyebilir, ‘kaygılı’ kitle büyütülebilirdi. CHP’den umut yoktu ve bu rüzgarın önüne yeni bir partinin yelkeni açılmalıydı. ‘Yeni Demokrasi Hareketi’ gibi!.. Kimileri, YDH’nın başarısızlığını ‘erken doğum’a bağlıyordu. Proje iyiydi ama o gün kitle hazır değildi. Oysa bugün ‘Y Kuşağı’ndaki ‘özgüven’ ve dile getirdikleri talepler tam da YDH’nın aradığı kitleyi işaret ediyordu. ‘Yeni YDH’ liderliği için iki isim konuşuluyor: Eski YDH’nın lideri Cem Boyner ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül. Boyner, hem Gezi’deki ‘antikapitalist’ söylem, hem de adının ‘çapulcu’ya çıkması nedeniyle çekimser; Sarıgül ise ‘ikna odası’nda. ‘Önce CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sonra genel başkanlık’ formülü Yeni YDH için de konuşuluyor. Anketler, şu soruya cevap arıyor: CHP’den aday olacak Sarıgül’ün arkasında sermaye desteğiyle bir ‘koalisyon’ oluşturulursa AK Parti adayını geride bırakabilir mi?
Denenirse göreceğiz...
Bu ‘kulis’i aşağıdaki ‘haber’lerle okuyun:
Başbakan Erdoğan:“Biz 10,5 yıl boyunca siyaset mühendisliğiyle mücadele ettik. Gösterilerle doğrudan Türkiye ekonomisi hedef alınıyor.”
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan: “Borsadan 26 Mayıs-17 Haziran arası net sermaye çıkışı 1.35 milyar dolar. Üçte birinde olayların etkisi var. Bazı gruplar bu ortamı dezenformasyon için kullanıyorlar.”
Süleyman Yaşar (Ekonomist): “Gezi’nin ardından borsa birden yüzde 10.5 düştü. Ekonomide bu çökmeyi gerektirecek bir durum yoktu. Bu mesajdı. Amaç küçük yatırımcı ile hükümet arasındaki stresi arttırmaktı.”
Mahmut Övür (gazeteci, Sabah): “TÜSİAD’ın omurgasını oluşturan aileler İstanbul’daki bu kalkışmayı (Gezi eylemleri) yeni bir dönemin ilk işareti olduğu için kutluyorlardı. Ecevit’e karşı verilen ünlü TÜSİAD bildirisini hatırlatacak bir hazırlık yapıldı. Ama Erdoğan’ın Tunus dönüşünde kalabalıklarca karşılanması hesapları altüst etti.”
TESEV BaşkanıCan Paker, finans spekülatörü George Soros’un kurucusu olduğu Açık Toplum Vakfı’nın yönetiminden uzaklaştırıldı. ‘Akil insanlar’ grubunda yer alan Paker nedenini açıkladı: “10 yıl çok iyiydik. Sonra ‘Biz muhalefet edeceğiz, senin görünümün Ak Parti’ye yakın’ dediler.” (Gazeteler)