Olup bitenleri üzgünlükle gözlemlerken kimlerin işine yaradı sorusunu düşünmeden geçemedim.
Kimler hangi ülkelerden sesler hangi tarzda çıktığına kimler tarafınca dizayn edildiğini algıladıkça olup bitenlerin sade ağaç hikâyesinden daha fazlasını barındırdığını görmemek mümkün değildir.
Olayların başından Rusya ve İran’ın yaklaşımı verilen bildirilerde yayın politikalardaki üslubun altında yeni Türkiye’ye özellikle Erdoğan faktörüne bu ülkelerin lider kadrolarının duyduğu hazımsızlığı görmemiz mümkündür.
Rusya’nın her zaman Türkiye aleyhinde açıklamalarıyla bilinen Liberal Demokrat Partisi başkanı Jirinovski’nin Rusya Dumasında temsil olunan önemli bir partinin lideri olarak açıklamaları bir hayli düşündürücüdür. Olayların ta başından Türkiye’nin yeni hedeflerinin rahatsızlık kaynağı olduğunu Rusya’nın işine yaramadığını açıktan beyan eden Jirinovski daha da ileriye giderek Erdoğan karşıtı duruş sergilemekten kendini alıkoyamamıştır. Dikkatinize onu da sunum ki Jirinovskini bazen kendini bilmez açıklamalarından daha ziyade kendisinin Rusya istihbarat servislerine bağlı olduğu buradan kaynaklanan kamuoyu oluşturma konumunda durduğunu Rus basını zaman zaman itiraf etmektedir. Rusya medyasında Gezi olaylarına kamu desteği oluşturma gayretlerini de görmezden gelemeyiz. Özellikle Rus turistlerin Türkiye’ye tatile gitme niyetlerinin önüne geçen TV yayınları anlamlıdır. Bu olaylarda İstanbul Antalya Bodrum İzmir ağırlıklı gösterileri daha şiddetli olduğunu sunan programlarda açıktan insanlara can güvenliğiniz tehlikededir mesajı verilmektedir. İran durumdan ciddi kullanma gayretlerine açıktan giriş yaptı. Bir tarafta Suriye’deki duruşu o biri taraftan içerideki seçimler nedeniyle İran için bu olaydan yaygara çıkartma ekmeğine yağ sürmek niteliğinde önemli oldu.
Azerbaycan’dan itirazcılara ciddi desteğin gelmesini ise bir başka boyutta irdelememiz gerekmektedir.
Azerbaycan insanının Türkiye hayranlığı zaten bilinen bir durumdur. Bu nedenledir ki buradan çıkan sesler bir hayli düşündürücüdür.
Azerbaycan hakimiyeti olaylara açıktan münasebet açıklamadı. Sükunetini kimsenin yanında yer almadan koruma durumunu benimsedi. Aynısını Türkiye hayranlığıyla gündemde olan partilerin liderleri de yaptı. Sükunetlerini koruma ne hükümet ne Gezi parkı itirazcıları her kese aynı mesafede durma modunu seçtiler. Aslında bu tutum itiraza teşfiğe bir devrim havası yaratılmasına hizmetten daha isabetli bir tutum oldu. Lakin liderlerden farklı olarak sosyal medyada tabanları olan grupların Gezi parkı olaylarına direniş hevesini propaganda ettiklerini de gözlemledik. Gerçi bunun aksini yapanlarda az değildi. Dikkatimi çeken en önemli hususun muhalif blogger’lardan bazılarının sözde Türk Baharı havasının yaratılmasının Azerbaycan iktidarının da gitmesine etkisi olacağına dair yorumlarda bulunması ve bu nedenle Gezi Parkı olaylarının desteklenmesi konusunda bayağı faal olması artı radyo Liberti’nin Azerbaycan direktörünün İstanbul’a gelip direniş havasına bayağı destek vermesi ve sosyal medyada hükümetini gözden düşürme gayreti içeren haberlerin aktarılmasında bayağı hevesli olması oldu.
Bu durumda en fazla Türkiye’deki hükümet aleyhinde propagandalarıyla Gezi Parkı desteği veren bu olayların halk harekatı niteliğinde olduğunu Azerbaycan kamuoyuna sunan milletvekili Sabir Rüstemhanlı’nın tutumu ve eski parlamento başkanı Haydar Aliyev’le beraber çalışan daha sonra en ciddi muhalifi olan Türkiye’ye bir türlü girme izni alamayan ülkeden gittiğinden ABD’de yaşayan Rasul Guliyev’in direnişçilerden Türk halkından Azerbaycan gençliğinin de bir şeyler öğrenmelidir çağrısı bir hayli dikkat çekici oldu. Olayların sosyal medyada Azerbaycan tarafından bu kadar direniş desteğinin nedenlerinden en önemlisi ise insanların Türkiye’de Ordu mensuplarının tutuklanmasının arkasında tek nedenin Atatürk’e dair her şeyin ortadan kaldırma gayretlerinin olmasına bir takım çevrelerce inandırılmalarıdır.
Bu olayların yanı sıra açıktan Gezi Parkı olaylarının masum çevre savunuculuğu meselesinden çıkarak bu boyuta gelmesinin Türkiye’ye karşı olan güçlerin dizaynı yeni ve güçlü Türkiye’nin önünü kesme çabaları olduğunu belirten bildiriler de olmuştur. Bu anlamda Azerbaycan Adalet partisi genel başkanı millet vekili İlyas İsmayılov ve Büyük Kuruluş partisi genel başkanı millet vekili Fazil Mustafa’nın tutumu kamuoyunu bilgilendirme hususundaki duruşları ciddi anlam arz etti.
Türkiye’de gelişen her bir olay bölgeyi etkilemektedir. Maalesef Türkiye’nin bazı basın kuruluşları ve siyasi kişiler Türkiye’den dünyaya farklı havanın estirilmesinde belirleyici oldu. Oysa Türkiye’nin büyüdüğünü hedeflerinin ufuğun ötesine çıktığını yeni bir perspektifin açıldığını halkın çoğunluğunun bu hayallerin peşinden giderek Erdoğan liderliğindeki felsefeye oy verdiğini en az Türkiye düşmanları kadar göre bilseydiler umuyorum ki farklı tarzı benimserlerdi.