Ne oldu, Gezi Parkı’nın kaderi, çevre duyarlılığına sahip gençlerin oradan sökülüp atılmalarıyla politikacıların insafına mı kaldı yeniden? İsterlerse Topçu Kışlası veya kent müzesi mi yapacaklar orayı? Çabalar boşa mı gitti?
Ben sanmıyorum, daha doğrusu öyle olmasını temenni etmiyorum. İktidar partisi ve hükümetin yaşananları doğru değerlendirip Gezi Parkı’nı Türkiye’nin demokratik olgunluğunun canlı örneği haline dönüştürmelerini bekliyorum...
Son müdahaleye kadar yürütülen görüşmelerde, Gezi Parkı’nda olanları ilk elden aktarmak üzere devreye girenlerin, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tavrından etkilendiklerini biliyoruz. Biliyoruz, çünkü Gezi Parkı için alternatif projeler üretildiğini, Başbakan Erdoğan’ın sunduğu projelerin etkileyici olduğunu görüşmede bulunanların kendileri aktardı.
Zaten o güvenle ilgili olmalı, yargının kararı olumlu olsa bile halkoylamasına gidileceğine de söz verdi Başbakan... Konuya ilgi duyan halkın ‘’Olmasın’’ dediği proje/lerde hükümet de ısrarcı olmayacakmış...
Konunun güvenlik boyutuna saplanıp kaldığımız, hâlisâne eylemleri farklı sonuç alma amacıyla kullanmaya kalkışanlar hâlâ ortalıktan çekilmediği için, Gezi Parkı’nda toplanan gençlerin hassasiyetleri —ardını bıraksak— unutulup gidecek...
Oysa unutulmamalı, tersine bundan yararlanılmalı...
İstanbul’un en merkezi noktası olan Taksim’in gözbebeği Gezi Parkı için hükümetin ve Büyükşehir Belediyesi’nin öngördüğü projeleri bilmek konuya ilgi duyan herkesin hakkı.
Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) yıkılıp yerine ‘opera’ binası yapılması düşünülüyor; acaba bu doğru bir düşünce mi? Daha işlevsel bir sanat merkezine ihtiyaç olmasın Taksim’de? Opera binası Galataport içerisine daha fazla yakışırdı.
Taksim Meydanı araç trafiğine kapatılarak yeni bir veçheye kavuşturulacak; nasıl bir veçhe olacak bu? Koca meydanda neler olacak? İstiklal Caddesi’nin hemen girişindeki Rum Kilisesi’nin önünün açılarak görünür kılınması söz konusuymuş; su deposunun yerine de bir cami...
Doğru kararlar mı bunlar? Doğru olduklarını nereden bileceğiz?
Eylemlerle ülke gündemine girmesinden yararlanarak, Türkiye’nin demokratik olgunluğa eriştiğini herkese gösterecek bir özelliğe kavuşturulabilir Gezi Parkı... Son şekli verilmeden önce yapılması düşünülen alternatifli projeler, orada kurulacak çadırlarda, interaktif unsurlar kullanılarak, ilgilenenlere takdim edilebilir...
İtiraz eden gençlerin, meslek kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin alternatif teklif ve projelerinin de parkta kurulacak başka çadırlarda sergilenmesine imkân sağlanabilir...
Bu arada AKM’nin yeni hali için teklifler alınıp araçlardan arındırılmış Taksim Meydanı’nın en anlamlı biçimde kullanılmasına yönelik düşüncelerin serbestçe ifade edilebileceği paneller düzenlenebilir.
‘Halkoylaması’ veya ‘plebisit’ deniliyor ya, o bile çok daha uygun bir zeminde gerçekleştirilebilir. Gezi Parkı’nda sergilenen projeleri tek tek dolaşıp görüş belirleyen meraklı ve ilgili kimselerin kullanacağı nitelikli oylarla meydanın ve çevresinin nasıl değerlendireceğine karar verilebilir.
Meydan, son biçimini alana kadar, bir demokrasi arenası olarak neden kullanılmasın?
Sokakta süregiden kavgayı anlamsız kılacak, halkı karar verme mekanizmasının içine çekerek gençlerin şikâyetlerini de ortadan kaldıracak bir girişimi düşünmeli ilgililer...
Çağdaş Türkiye’ye yakışan da budur.