Yeni mevzilerden aynı anda psikolojik harp başlatıldı.
Dış cephe saldırıları; bilhassa ABD/Biden, Fransa, Yunanistan kaynaklı. İlginçtir, Azerbaycan'ın Karabağ zaferinden sonra bu cepheye İran da katıldı.
ABD Başkanı Biden; son olarak Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeydoğusundaki askeri eylemlerinin, ABD'nin güvenliğine tehdit oluşturduğunu belirtti. Bu gerekçeyle, Suriye hakkındaki "ulusal acil durum halini" bir yıl daha uzattı.
Hem müttefik hem komşumuz Yunanistan neredeyse her gün provokasyonlarla bizi tahrik ediyor. Burnumuzun dibindeki adaları silahlandırıyor, Yunan askerleri, arkalarında İzmir, adalardan silahlarla poz veriyor...
İç ve dış şer cephesi birlikte çalışıyor ve hedef açık: Erdoğan'ı bir darbeye gerek kalmadan devirmek.
Erken seçim isteği, seçim olsun diye değil. "Türkiye yönetilemiyor" algısı için...
Çünkü "erken seçim kaçınılmaz" demek, Türkiye yönetilemez hale gelmiş demektir. Bu iktidar, ülkeyi yönetemiyor, öyleyse çare erken seçim...
5. Türkiye yönetilemiyor algısı için bildik senaryolar da devreye sokuluyor.
Boğaziçi Üniversitesi rektörünün makam aracının üzerine yarı çıplak çıkartılan provokatörün anlattığı budur.
"Devlet otoritesi, devletin caydırıcılığı yok" diye bağırıyor/bağırttırılıyor militan...
Bazı mahkeme kararlarının milletin adalet duygusunu felç edecek kadar sarsıcı olması düşündürücü değil mi?
6. Psikolojik harpte yeni bir cephe daha açtılar.
Ankara'da kapalı kapılar ardında Erdoğan'ın sağlığı konuşuluyormuş. ABD dergisi Foreign Policy (FP) köşe yazarı Steven Cook, konuyu ayrıntılı yazmış. Erdoğan'ın, "Anıtkabir'de yürümekte zorlandığı ve ayaklarını sürüdüğü görülüyor..." muş.
Bu dergiyi biz, 2008'de "Dünyanın ilk 100 entelektüel" listesinin 1. sırasına FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'i getirmesinden hatırlıyoruz...