2013'teki (Mayıs-Haziran) Gezi Parkı eylemlerinin planlayıcılarından olduğu iddiasıyla gözaltına alınan menajer Ayşe Barım, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engellemeye teşebbüse yardım etme" suçlamasıyla tutuklandı.
Unutulmaya yüz tutmuş "Gezi Olayları" ihaneti, 12 yıl aradan sonra hatırlandı.
Hatırlandığı iyi oldu, çünkü kimin nerede durduğunu bir daha görüyoruz. Ve kapanmamış bir defterin yeniden açılması sağlandı.
Neydi Gezi Parkı olayları?
Topu topu 12 tane ağaç, bir yerden kaldırılıp bir başka yere taşınacaktı.
Meğer aylar öncesinden hazırlıklar yapılmış.
Ağaç ve çevre hassasiyeti bahanesiyle Türkiye yangın yerine döndürüldü. 48 ilde 90'ın üzerinde eylem yapıldı.
Gezi olayları boyunca 46 kamu binası, 231 polis aracı ve 44 ambulans kullanılamaz hale geldi. 326 işyeri, 201 araç tahrip edildi. 80 belediye otobüsü ve 85 otobüs durağı yakıldı. 697 güvenlik görevlisi yaralandı ve 1 polis şehit oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan; Gezi olaylarının Türkiye'ye doğrudan maliyetinin 1,4 milyar dolar, dolaylı maliyetinin ise yüzlerce milyar doları bulduğunu, faizlerin ilk defa Gezi olayları ile tırmanmaya başladığını, yüzde 4,6'dan yüzde 13'e ulaştığını, işsizliğin çift haneye çıkmasının da enflasyonun zıplamasının da aynı dönemde gerçekleştiğini söyledi.
2 Şubat 2020'de AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada ilk defa Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde yaşananlara dikkat çekti:
"Ne yazık ki işgale yeltenmek suretiyle çatılara tırmanmaya kalkmışlar. Dozerlerle bütün Dolmabahçe'deki ofisimizin önü, Bezmialem Valide Sultan Cami'nden Beşiktaş'a doğru oralarda kanallar açılmıştır. Tıpkı güneydoğudaki kanal açan teröristler gibi bunlar da aynısını İstanbul'un göbeğinde Bezmialem Valide Sultan Cami'nden Beşiktaş istikametinde, orada yapmışlardır. Ne var orada? Orada Başbakanlık ofisimiz, Dolmabahçe Sarayı ve onun bitişiğinde de bizim ofisimiz var. Biz de orada çalışıyoruz. Bunlar yapıldı..."
Hedef belli, Başbakan'ı derdest edecek, darbeyi ilan edecekler...
Özgür Özel, hiç bunlardan bahsediyor mu?
İhanetin boyutunu hatırlatmaya devam edelim.
5 Haziran 2013'te Taksim Platformu üyeleri, Başbakan Vekili Bülent Arınç ile görüştükten sonra ortak talepleri içeren bir belgeyi ilettiklerini açıkladılar.
İstekleri arasında şunlar vardı:
1. Başta 3. Köprü (Yavuz Sultan Selim Köprüsü) ve 3. Havalimanının (İstanbul Hava Limanı) yapılmasının durdurulması.
2. "Ülkemize ve bölgemize yönelik savaş siyasetine son verilmesi."
Yani PKK ile mücadelede askerî harekâtların durdurulması.
3. Alevi yurttaşların hassasiyetlerinin önündeki engellerin kaldırılması.
4. Tüm cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının önlenmesi. (LGBT'nin önünün açılması)
Bunların hangisinin ağaç ve çevre ile alakası var?
Bu maddeler bile ihanetin kaynağını, boyutunu anlamamıza yeter.
Gezi olayları; arkasında yabancı istihbarat örgütlerinin bulunduğu, devleti ve milleti hedef alan alçak bir saldırıdır.
Gezi Olayları; tıpkı askeri darbeler, tıpkı muhtıralar, tıpkı bölücü terör örgütü PKK'nın saldırıları, tıpkı ihanet şebekesi FETÖ'nün 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri gibi Türkiye'nin önünü kesmek için tezgâhlanmıştır. Bunu da "Erdoğansız Türkiye" diye kamufle ettiler.
Kim Gezi Olaylarını, hâlâ masum görüyorsa ya haindir, ya gafildir, ya etki ajanıdır ya da 5. Kol elemanıdır...
CHP ve onun yardakçısı medya kalemşorları, ağızlarını yırtsalar da hakikati değiştiremezler.
Gezi olayları, bir dizi ihanetin başlangıcıdır.
Gezi olaylarının ardından gelen ihanetleri hatırlayalım.
1. Gezi'de başaramadıklarını 17-25 Aralık (2013) emniyet-yargı darbe girişimiyle denediler.
2. Çukur eylemleriyle ( 8 Ağustos 2015-9 Mart 2016) Doğu ve Güneydoğu'da, "özyönetim talebi" ile isyan başlattılar, doğrudan ülkemizin topraklarını bölmeye çalıştılar.
3. 15 Temmuz 2016 FETÖ hain darbe teşebbüsü ile NATO'yu devreye sokacaklar, Türkiye'yi Batı Haçlı/Siyonist şebekesi teslim alacaktı.
Bu saldırı zincirinin hedefi, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütünlüğü, Türk milletinin birliği, beraberliği, kardeşliğiydi.
Hamdolsun seçilmiş lider Erdoğan önderliğinde milletimiz bu ihanetleri Çanakkale Diriliş Ruhu ile boşa çıkardı.