İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Batıcı Gezi Ayaklanması soruşturmasını hem derinleştiriyor hem de genişletiyor. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na gönderdiği yazıda Savcılık RTÜK'ten ayaklanma sırasında ayaklanmayı destekleyen yayınlar yapan televizyon kanallarının tespiti istendi.
Yazıda RTÜK'ten, "o dönem kamuoyunda Gezi Parkı olaylarını legal gösteren medya kuruluşlarının yayınlarının tespit edilmesini, kayıtların bir örneğinin savcılığa gönderilmesi" talep edildi.
Batıcı Gezi Ayaklanması masum bir ağaç eylemi değildi. "Mesele ağaç değil anlamadınız mı" denilerek ayaklanmaya adam toplamaya çalıştılar. Günlerce polisle çatıştılar. Meydanları ve sokakları işgal ettiler. Dükkanları yağmadılar. Kendilerini destekleyen ABD ve Batı medyasını korumaya aldılar ama Türk medyasına ait araçları tahrip edip Türk gazetecilere saldırdılar. İstanbul Beşiktaş'taki Başbakanlık ofisini işgale yeltendiler. Sokakta uyguladıkları şiddet üzerinden siyasi dayatmalarda bulunmak istediler.
Bir ayaklanmanın tüm unsurlarını Batıcı Gezi Ayaklanması'nda görmek mümkündü. Lâkin o dönemin mahkemeleri dosyayı kapatma yoluna gitti. Batıcı Gezi Ayaklanması'nda sergilenen şiddetin milyonda biri Müslümanlar tarafından gösterilseydi Batıcılar/Atatürkçüler "Her şehre İstiklâl Mahkemeleri kurulsun, meydanlara darağaçları kurun" diye yaygara yaparlardı.
Ayaklanmaya katılanlar ve destekleyenler bizlerden "Oldu bitti artık konuyu kapatalım" dememizi bekliyorlar! Bunlara içimizdeki bazı 'Pollyanna'lar da eşlik ediyor. FETÖ'cü polislerin yol vermesi ve ABD/Batı medyasının gazıyla coşan bâgîler, o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ı devirip, kuracakları 'Halk mahkemesi'nde yargılayıp Adnan Menderes gibi idam etme histerisine kapılmışlardı. Hatta mahkemeyi kurup Başkan Erdoğan'ı gıyabından yargılamışlardı! Bu kadar coşmalarında tabii ki meydanlarda dağıtılan ücretsiz alkol ve uyuşturucu maddelerin de tesiri vardı!
Başkan Erdoğan da şunu demesini bekliyorlar: "Tamam çocuklar, beni devirip idam veya linç edemediniz. Ne yapalım canınız sağ olsun artık bir dahaki sefere! Sizi yargılatmayacağım, dosyayı kapattırıyorum."
Bu mevzu üzerine yazdığım yazılarda ayaklanmaya katılan Batıcı/Atatürkçülere şunu soruyordum: M. Kemal kendisine yönelik ayaklanmaları nasıl bastırdıysa ve sonrasında neler yaptıysa Başkan Erdoğan da aynısını yapsın, var mısınız?
Savcılığın RTÜK'ten ayaklanmayı destekleyen yayınları istemesi mühim bir aşama. Ayrıca yazılı medya da incelenecektir, incelenmelidir.
ABD'nin başına tekrar gelen Donald Trump'ın Gazzelileri sürme projesi öncesi Türkiye içinde de bir hamle yapacaklardır. Buna mecburlar. Bu sebepten Gezi Ayaklanması olsun teğmenlerin kılıç çekip korsan gösteri yapmaları olsun bu tür hareketlere hoşgörülü bakılamaz. Bu işlerin şakası yok.