Galatasaray dün akşam derli toplu; savunması ve orta sahası futbol oynama isteğiyle sahaya çıktı. Sarı-Kırmızılılar, maçın ilk yarısında Selçuk İnan’ın penaltıdan ve Sinan’ın takipçiliği ve düzgün vuruşu sonucu attığı golle 2-0 öne geçti. Ancak ilk yarıda gollerin dışında Galatasaray’ın Burak Yılmaz’la yakaladığı ve atamadığı çok uygun pozisyonlar vardı. Aynı Burak ikinci yarıda da net goller kaçırdı. Seyircinin ona gösterdiği tepki son derece anlamsız. Burak ağır bir sakatlıktan sonra sahalara döndü. Bu sürede bir futbolcu her şeyden önce gol vuruşlarındaki zamanlamayı kaybeder. Bazı vuruşlarda gol olabilmesi için zamanlama çok önemlidir. Burak da bunu belirli bir süre içinde kazanacaktır.
Ancak Galatasaray’a ilaç olacak forvet, Burak değil. Ya Burak ile birlikte oynayacak, ya da tek başına pivot santrfor olarak takımın gol yükünü sırtlayacak bir transfer şart.
Denayer ve Donk’un takıma girmesiyle Galatasaray’ın hem savunması hem de orta sahası toparlanmış. Martin Linnes’in girmesiyle Sarı-Kırmızılılar daha da etkili olacakları gibi, bu oyuncunun hücuma katkısı da takımı rahatlatacaktır.
Sahanın en iyilerinden biri, A takıma terfi ettiğinden bu yana Hamza’nın düzenli forma vermediği Sinan Gümüş’tü. Gol atmakla kalmadı, Galatasaray’ın özellikle ilk yarıdaki bütün akınları onun bulunduğu sağ kanattan geldi. Üstelik ilk penaltıyı yaptıran da Sinan’dı ve bunu sol kanattan geliştirdiği bir akınla sağladı.
Sakatlıktan geri dönen Wesley Sneijder da çok güzel bir oyun sergiledi. Gerek savunmada, gerek orta saha ve forvette arı gibi çalıştı durdu. Sneijder’ın bir başka özelliği de futbolcu arkadaşlarına moral ve güven vermesi.
Galatasaray ikinci yarıya 3-1’lik Sivas galibiyetiyle başladı. Sarı-Kırmızılılar için geriye 16 maç kaldı. Bakalım 16’da 16 yapabilecekler mi?