Son zamanlarda alışılmadık gelişmeler yaşıyoruz. Halkın çaresiz kaldığı bu durum karşısında etkin bir merciin bir an önce devreye girmesi ve normale dönülmesi elzem hale geldi.
Alışılmadık bu gelişmelerin başında konut ve araç fiyatlarındaki anormal artışlar var.
Gerek konut ve araç fiyatlarındaki artışlar gerekse kira artışları vatandaşın canını yakmaya başladı. Kiracı ve ev sahibi arasında yaşanan anlaşmazlıklar karakolda biten tartışmalara dönüşüyor maalesef.
Normal şartlarda TÜFE verilerine göre hesaplanan kira artış oranları, hükümet tarafından yüzde 25'le sınırlandırılmıştı.
Ancak çokça şahit oluyoruz ki kimi ev sahipleri, kira artışında %25 yerine yıllık TÜFE oranına göre açıklanan enflasyon oranını baz alıyor.
Mazeret olarak "Her şeye %70 zam yapılırken ben %25 yapamam" deniliyor. Kabul etmemekte ısrarcı olan kiracıya mütemadiyen baskı yöntemiyle huzur merkezli rahatsızlıklar veriliyor ve nihayetinde istenilen artış yapılmış oluyor.
Galerici olan bir arkadaşım ilginç bir tespitte bulundu. İstatistiksel olarak değerlendirmesini yapamam ancak mantığa çok yatkın bir tespit olduğu için kaleme alıyorum.
Konut ve araç fiyatlarındaki artışlarda bir internet sitesi başı çekiyor. Kuruluş amacı aracısız ve direkt satış yaparak aradaki komisyoncuyu çıkarmak ve fiyatları aşağı çekmek olan bir internet sitesi, şu anda kuruluş gayesinin dışına çıkmış durumda.
Bu site şu anda emlakçıların kontrolüne geçmiş durumda. Sahibinden bir ürüne ulaşmak neredeyse imkânsız.
Bu sitede yer alan gerek konut gerekse araç fiyatları anlık değişimlere uğruyor.
Bunun sebebi de sitedeki kullanıcıların birbirinin muadili olan ev-araç satış ve kiralarını karşılaştırarak adeta bir yarışa girmiş olmaları. Yüz liraya satışa koyduğu konut veya aracın başka bir ilanda 110 lira olduğunu gören satıcı hemen fiyatı 110 liraya çekiyor. Diğer satıcı da bunu görünce fiyatı artırarak 120 lira yapıyor.
Doğal olarak piyasa dengesi bozulmuş oluyor. Bu kısır döngü aynı ürünün fiyatının sürekli artmasına yol açıyor.
Bu tespite göre var olduğunu düşündüğümüz kısır döngünün gerçekliğinin araştırılması isabetli olacaktır.
Alışılmadık gelişmelerden biri de mülteci ve nitelikli ara eleman meselesi.
Savaştan kaçarak ülkemize sığınan ve gerek toplumun gerekse devletin yardımları sayesinde ayakta kalan sığınmacılar bu durumu istismar etmeye başladılar gibi.
Bir de buna ek olarak; asimile olmamak için kültür, dil ve alışkanlıklarını terk etmeme, geldikleri yere adapte olmama gibi bir durum ortaya çıkınca sorun daha da büyümeye başladı.
Bugün maalesef müteahhitler inşaatlarda günlük bin beş yüz liraya çalışacak işçi ve usta bulamıyorlar. Bu durum da doğal olarak maliyetlere yansıyor.
Bakan Mehmet Özhaseki'nin dile getirdiği bu sorun artık öncelikli mesele haline geldi.
Suriyeli kardeşlerimize, biraz savaştan gelmiş olmalarından ötürü biraz da muhaliflere tepki olarak fazlaca korumacı davrandık galiba. Bu durum onlarda rehavete ve alışkanlığa sebep olmuş olmalı ki bomboş geziyorlar. Serseri mayın gibi birilerinin huzurunu bozuyorlar.
Evet, bunlar bizim kardeşlerimiz ancak artık etkin bir politikanın devreye girmesi gerekiyor. Bir taraftan da Afganlılar gelmeye başladı.
Nitelikli ara eleman meselesini tanıdığım iki inşaatçıyla istişare ettim. İki inşaat şirketi de aynı şeyi söylüyor. Günlük 500 lira 1000 liraya bile kimse çalışmıyor. Kimse çalışmadığı için biz de Suriyeli ya da Afgan kardeşlerimizi çalıştırıyoruz.
Ancak bu sefer de kaçak işçi çalıştıran şirket olarak ceza yiyoruz. Bizimle çalışan bu kardeşlerimizde deport ediliyor.
Nitelikli iş gücüne olan ihtiyacın had safhaya vardığı malum. Özellikle emeğin yoğun olduğu sektörlerde nitelikli ara eleman bulunamaması, birçok işletmenin kapasite altı çalışmasına neden olmakta.
Kısa ve orta vadede gündemden düşmeyecek bir ihtiyaç olan ara eleman ihtiyacının meslek liseleri yoluyla giderilmesine yönelik tedbirlerin de artırılması gerektiği açık.
Doğurganlığı yüksek mülteci nüfus ara eleman ihtiyacının karşılanmasında bir fırsat penceresi olabilir. Bu nüfusun çocuk ve gençlerinin meslek liseleri ve mesleki eğitim merkezlerine yönlendirilmesi söz konusu ihtiyaca yönelik bir çözüm olacaktır.
Ancak toplumda özellikle Suriyeli ve Afgan misafirlerimize karşı oluşan tepki (özellikle hanımlarda) muhtemelen yetkililere de engel oluyor.
Bu kardeşlerimize, kontrolü elde tutacak şekilde, verilecek çalışma izinleri sayesinde hem onları topluma kazandırarak bozulmaya başlayan dengenin önü kesilir hem de ticari sektörlerin nitelikli ara eleman problemi çözülmüş olur.