Erbakan’ı sevmezlerdi. Çünkü, merhum Erbakan, ‘gerçek’ti. Onların, sahtesini üreterek bozmaya çalıştığı şeyin gerçeğiydi.
Başbakan Erdoğan’ı da aynı sebeple sevmiyorlar.
‘Gerçek’ olduğu için.
Fazla deşmek istemiyorum. Deşersem, sadede gelmemiz uzun sürer. Anlamak isteyenler için, bu cümleler, yeterince açıktır.
Sevmiyorlardı ama, ikisini de dinlediler.
Hatırlarsınız, geçen ay 64 kişilik VIP dinleme listesini ortaya çıkaran bir haber vardı. Yeni Şafak yapmıştı haberi.
Paralelciler ‘yalan’ dediler. ‘Belgesi yok’ dediler.
Biz, belgesini bulduk. Yayınladık.
Hemen arkasından, o haber hakkında şüphe uyandırmaya çalıştılar.
Haberi verirken, insanların telefon numaralarını, IMEI numaralarını ilan etmeyelim, suistimale sebep olmasın diye, bir kısmını okunamaz hale getirmiştik. Bu ‘okunamaz hale getirme’ işlemine biz ‘buzlama’ diyoruz.
Belgelerdeki resmi imzalara da aynı işlemi yaptık.
Star’ın internet yayınında, buzlama işlemi kısmen ihmal edilmiş. Oluyor bazen öyle kazalar.
Ama biz, elde ettiğimiz belgelerin gerçekliğinden eminiz.
Neyse, Zaman gazetesi, oturmuş, çalışmış.
Erbakan’a ait IMEI numarasını internette sorgulamışlar.
Netice alamamışlar.
Manşetten, haberin uydurma olduğuna dair bir haber yapmışlar.
Yapsınlar.
Biz de dün, IMEI numaralarının sorgulama yöntemini araştırdık.
Konuyu bilen uzmanlardan şöyle bir bilgi aldık.
IMEI numaralarıyla ilgili düzenleme, 2012 yılında yapılmış.
Oysa örgüt, dinleme kararını 2009’da aldırmış.
Erbakan, 2011 yılında dar-ı bekaya rıhlet etti. Yani, yurtdışından getirilen telefonlarla ilgili tescil zorunluluğu getirilmeden bir yıl kadar önce.
Merhum Erbakan’ın telefonu, IMEI numaralarının sorgulanabildiği listeye bu sebeple girememiş olabilir.
Biz, araştırmaya devam ettik.
Sonunda şu bilgiye ulaştık:
Erbakan’ın IMEI numarası, listede 1110’la bitiyor.
Sondaki ‘0’ rakamı, TİB kurumunun teknik standartları gereği yazılmış. Cihaz üzerinde yazılan IMEI numarası (diğer rakamlar aynı) 1116 rakamlarıyla bitiyor.
Böyle sorgulanınca, paralelcilerin dinlediği Erbakan’a ait telefonun numarası çıkıyor.
Uğur Dündar’ınki, Sabri Uzun’unki, hepsi çıkıyor.
Arkadaşlar, belgelerdeki imzalı bölümlerin buzlanmasını da bir ‘şüphe unsuru’ olarak zikretmişler.
Dün, imzaları da buzlamadan verdik. Vatandaşın kafasında istifham kalmasın.
Yani, haberimiz, belgelerimiz sapasağlam.
Ancak, bu hikaye, “STAR doğru yazdı, öteki ‘yalan’ dedi, sonunda haberin doğruluğu kanıtlandı” hikayesi değil.
Fazlası var.
Habere ‘yalan’ diyenler, aslında haberin ‘doğru’ olduğunu biliyor.
Başbakan Erdoğan’ın ‘örgüt lideri’ olarak anıldığı fezlekeyi de yalanlamışlardı.
Başbakan Erdoğan’ın ‘dönemin başbakanı’ olarak anıldığı fezlekeyi de.
Düşünsenize, fezleke, Erdoğan’a yapılan darbenin sonuçlanacağı varsayılarak hazırlanmış. Adamlar işi bitirmişler, oturmuşlar başbakan yargılıyorlar!
Belgeleri bir bir çıktı, hepsini yayınladık.
Bunların doğru olduğunu herkesten daha iyi biliyorlar.
Kimisi ‘ayne’l yakin’ kimisi ‘ilme’l yakin’ biliyor.
Bence bu bitmez. Yalanlar, yalanlamalar, devam eder durur.
Ederse etsin.
Gerçekler de devam eder.