Okan Bayülgen’in Star Tv’de ekrana gelen Dada programındaki protesto girişimi Pazar günü çok tartışıldı.
Tartışma en çok “Bu gerçek mi yoksa mizansen mi?” sorusunda alevlendi.
Defalarca seyrettim videoyu.
Öncelikle bu tür eylemlerde protesto eylemi sloganlarla başlar.
Adrenalin patlaması, eyleme müdahale edilinceye kadar kısasürede mesajını verme kaygısı hep sloganları ön plana çıkarır.
Soyunmak da bu topraklarda hiç alışkın olmadığımız bir eylem biçimidir.
Tıpkı protesto eylemleri 2 veya daha fazla kişi tarafından yapıldığı için tek kişilik eylem de çok alışkın olduğumuz bir durum değil.
Bu açıdan şaşırtıcı yanları var bu yaşananın.
Sonra neyi protesto ettiğini anlamadığımız bir eylemci modeli de sanırım ilk kez çıkıyor karşımıza.
Eylemcinin yüzünü hemen hemen hiç görmedik.
Eylem girişiminden 2 dakika sonra eylem yapmayı teşebbüs ettiği için özür dilenmesi de bana garip geldi.
Bunları alt alta yazıp devam edeyim...
***
Okan Bayülgen’i ne kadar tanırsınız bilmem, ben tanırım biraz.
Aynı radyoda çalıştık, yönettiğim televizyon programlarına defalarca konuk oldu.
Galatasaray Lisesi’nde öğrenci olduğu dönemde gece duvar yazmaya çıkan Okan Bayülgen ne kadar gerçekse sandalyesine oturttuğu kıza söyledikleri de o kadar gerçek.
Fikrine katılıp katılmamak değil burada sözünü ettiğimiz, karşınızdakinin oynayıp oynamadığı...
Tüm sahne kurgu olsa bile Okan Bayülgen’in o sahnede söyledikleri kendi fikirleridir.
***
Tartışmaları okudum, Okan Bayülgen’i alkışlayanlar da var, yuhalayanlar da...
Yuhalayanların bir kısmı “Bıraksaydın da kız eylemini yapsaydı” diyor ya da “ Benim başımı belaya sokma git başka programlarda eylem yap” diyorsun cümleleri kuruyor.
“Bekara karı boşamak kolay gelir” diye bir laf var ya bu da öyle bir durum.
Türkiye’de klavye muhalifi olmak gibi garip bir durum var.
Başkalarından büyük fedakarlıklar istemeyi hak gören, ortaya çıkan sonuçları da Facebook üzerinden protesto etmeyi demokrasi mücadelesi zanneden bir klavye familyası türedi.
***
Uzun lafın kısası şu,televizyon ekranları protesto alanları değildir.
Bugün protesto hakkına saygı duyanlar yarın Halk Tv’deki bir programda bir Ak Partili çıkıp CHP’yi protesto etse aynı sempatiyi duyarlar mı acaba?
Burada meseleyi ilkeler yönünden tartışmak gerek.
İşin doğrusu şudur, protesto bir haktır, barışcıl bir eylem yapılır, medyanın dikkati çekilir, medya haber yapar ve protesto edilen konuda bir kamuoyu baskısı oluşur.
Protesto hakkı kutsaldır tıpkı ekran başında bir eğlence programı seyretme hakkı gibi...