Gene 17 Mayıs ve gene zafer... Galatasaray, hepimizin hüzün dolu olduğu bir günde kendi taraftarlarını bir nebze olsun mutlu edebildi.
Soma’da Galatasaray’ın varlığını gerek bayraklar gerek gözyaşları gerekse de yüzlerce koliyle; acıyla hüzne somut bir biçimde dokunduğum geceden bu yana çok az bir süre geçti. Galatasaraylı olarak mutluluğu hissetmek gerekiyor ama; bu sadece buruk bir gülümseme olarak kalıyor.
Maçtan söz etmek gerekirse... Koskoca bir sezonun başarı ya da başarısızlıkla sonlandırılacağı bir gecede Sarı-Kırmızılılar gerçekten ellerinden geleni yaptı. Maçın ilk yarısında özellikle de Sneijder’in ayağından Galatasaray çok önemli pozisyonlar kaçırdı. Açık futbolu seven Hikmet Karaman, maçı kendi sahasında kabul etti. Kaleci Gökhan ise gole izin vermedi. Maçın ikinci yarısıyla birlikte Burak Galatasaray’ı 1-0 öne geçirdi. Golü atarken bileğine çok ağır bir darbe yedi. Ama bu bir varoluş maçıydı. Burak da çektiği acıya rağmen maça devam etti.
Galatasaray 17 Mayıs 2000’de UEFA Kupası’nı kazanmıştı. Gene bir 17 Mayıs’ta 1980 yılında efsane kaptanı ve hocası Baba Gündüz’ü yitirmişti. Ve 17 Mayıs 2014’te de Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılma hakkını elde etti.
Galatasaray, bu işi son maça bırakmayabilirdi. Sahasında kaybettiği Kayseri ve Kasımpaşa maçları, Şampiyonlar Ligi vizesini son haftaya bıraktı. Bu kadar deneyimli ve üst düzeyde futbolculardan kurulu bir takımın bu saatten sonra eline geçen bu büyük fırsatı kaçırması beklenemezdi.
Maçın 81. dakikasında Kayseri Erciyesspor Mangane’nin ayağından bir gol buldu. Bu da Umut’un attığı ikinci golün ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Galatasaray, UEFA’dan Finansal Fair-Play kuralarına uymadığı gerekçesiyle ceza aldı. Bütçe 2 yıl süreyle sıkı denetime tabi tutulacak. Bunun anlamı da Galatasaray’ın büyük transferler yapamayacağı. Ancak eldeki kadroya çok büyük takviyeye gerek yok. İyi bir savunmacı ve santrforla hem lig hem Avrupa’da başarılı olacak bir kadro kurabilir.
Böylesine acı bir dönemde de olsa G.Saray’ın başarısını kutlamak gerekir.