Fransa’da 1968 Mayısı’ndan sonra bir grup liseli gencin yetişkinliğe adım atmasını konu alan bir film, Direniş Günlerinde Aşk. Özgün adı Mayıstan Sonra’nın tarif ettiği bir ortamda, ‘70’li yılların başında Paris’in bir banliyösünde yaşayan, sanatla ve siyasetle uğraşan dört okul arkadaşını ve çevrelerini eksen alıyor. Senarist ve yönetmen Olivier Assayas özyaşam öyküsünden ve deneyimlerinden esinlenerek yaptığı bu filmde bir dönemi ve kuşağı içeriden bir bakışla ve sağlam bir mizansenle günümüz izleyicisine anlatıyor.
Gilles, sınıf arkadaşları Christine, Alain ve Jean-Pierre ile birlikte sol gruplarda yer alan; sanatçı olup yeni bir dil yaratmayı hedefleyen bir gençtir. Paris merkezde yaşayan sanatçı çevresinden gelen bir sevgilisi vardır. Avangard yayın organlarında çizimleri çıkınca mutlu olur. Bütün devrimci gençler gibi bildiri basar ve dağıtır, afişleme yapar. Heyecanlıdırlar, kendi başlarına bir fraksiyon olma heveslisidirler. Arkadaşlarıyla okul çevresinde yaptığı bazı eylemler başlarını belaya sokar. Mezuniyet arifesinde, kendilerine bir yol çizmeleri gerektiğini öğrenirler bu süreçte.
YÖNETMEN VE ANA KARAKTER
Yönetmen Assayas, Gilles’e kendisini çağrıştıran özellikler yüklemiş. Özellikle de yavaş yavaş sinema dünyasına girmesi Gilles’in Assayas ile ilişkisini pekiştiriyor. Yönetmenin döneme dair gözlemleri de Gilles’in gözünden bize yansıyor: Zengin çocukları Amerikan etkisiyle uyuşturucu kullanarak, hippie ruhuyla ama tatlı hayat sürerek heba oluyor... Assayas dönemin özgürlük ve sanat anlayışı, entelektüel ortamı, kitapları, moda müzikleriyle bir kuşağı nasıl şekillendirdiğini gösteriyor bize. Ne yargılayıcı ne de romantize edici bir bakışı var. Dozunda bir eleştirellikle günümüze de yansıyan devrimci genç olma hallerini anlatıyor. Hem kişisel biçemi hem sosyolojik değeriyle ideal bir seyirlik, Direniş Günlerinde Aşk...