Teknoloji alanında kaydedilen ilerlemelerin çoğunu ‘savunma’ veya ‘güvenlik’ sektörüne borçluyuz. Hemen her yenilik, başlangıcında, savaşlar veya güvenlik tedbirleri göz önünde tutularak yapılan çalışmaların ürünüdür. Bilgisayarlar ve internet gibi iletişim mecraları bile genel kullanıma savunma alanından aktarılmıştır.
Yukarıdaki girişin sebebi, bugünün güvenlik güçlerini oluşturan askerler ve polislerin, teknoloji sayesinde eriştikleri yüksek kabiliyete işaret etme niyetimdir. Ellerinde hedeflere karşı kullanılabilecek en etkili silâh ve teknik malzeme olduğu gibi, istihbarat toplama ve değerlendirmeye yarayacak en gelişmiş âlet ve edevata da sahip güvenlik güçleri...
Toplumsal olaylara müdahaleyle görevli bugünün güvenlik güçleri, kendilerini koruma ve hedefe zarar verme açısından, dünün asker ve polisinden çok daha etkilidir.
Bu da onlara ciddi bir sorumluluk yüklüyor.
Toplumsal olaylar dediğimiz gösteriler, protestolar, yürüyüşler topluca hareket eden bireyler tarafından yapılıyor. Katılımcılar ya korunmasız, ya da en fazla tarihi 75 yıl öncesine dayanan zararı sınırlı tahrip âletleri bulunuyor ellerinde. Çatışma halinde, güvenlik güçleri, karşılarındaki kitleye üstün bir konumda bulunuyor doğal olarak. Taşırıkları cop artık sopa değil, çok etkili bir silâh; ayrıca bizde polis hafifinden ağırına silâhlar da taşıyor.
Sis ve biber gazları da cabası...
Zaten bu yüzden eskisi kadar kanlı protesto gösterileri olmuyor başka ülkelerde; gösteriler devam ediyor, ama kanlı olaylara meydan verilmiyor...
En son örneği ODTÜ’de yaşanan polisin orantısız güç kullanması bizim henüz o düzeye erişemediğimizi gösteriyor. Öncesinde istihbari bilgileri değerlendirip tedbirler almak, protestocuların hareketlerini şiddete başvurmalarını engelleyecek biçimde kısıtlamak ve savaş manzaraları noktasına vardırmadan göstericileri dağıtmak mümkün olmalıydı.
Neden öyle olmadığını, neden çatışmaya mahal verildiğini ve neden güç kullanmak zorunda kalındığını herhalde merak eden siyasi sorumlu çıkmıştır.
Polislerin çoğu genç, tıpkı öğrenciler gibi... Sadece yaş ortaklığı yok aralarında, büyük çapta aile yapıları ve sosyal tabanları da birbirine benziyor. Şimdi polisler genellikle yüksek eğitimli de oluyor. Kısacası birbirlerine düşmanca bakmaları için bir sebep de yok.
Muhtemelen eğitimlerinin ellerindeki teçhizat kadar günün şartlarına uygun olmamasından kaynaklanan bir durum söz konusu. 1970’lerde öğrenci olaylarına nasıl müdahale ediyor idiyse polis bugün de aynı şekilde davranıyor. Oysa hem teknik imkânlar arttı, hem de insanların algılaması değişti... Bugünün gençleri 1970’lerin gençleriyle aynı güdülerle alanlara gelmiyor...
Ancak yanlış müdahaleler bugünün gençlerini eski söylemleri benimsemeye yönlendirebilir. Daha geniş, daha örgütlü ve daha hazırlıklı protestolarla baş etmek o kadar kolay olmayabilir.
Polis en güvenilir devlet görevlisi olarak kalmalı.
Galiba asıl görev siyasilere düşüyor. Bir zamanlar kendilerinin de genç olduğunu hatırlayıp öğrenci hareketleri konusunda hoşgörülü davranmalılar. Protestolara sert tepkiler vermek yerine kulak verme çabası daha etkili olabilir. Aşırı müdahalelere ve orantısız güç kullanıma göz yummak ise ters tepebilir.
Tepki veren toplum sağlıklı bir toplumdur, unutmayalım.