Aristo, siyaseti “beşeri faaliyetlerin en erdemlisi” olarak görür.
Ona göre en yararlı insan, içinde yaşadığı “polis”in (şehir, ülke) sorunlarıyla ilgilenen, kafa yoran ve katılandır.
Sait Nursi’nin fikirlerini değerli gören bir grup üniversite öğrencisi de kafa yorup, “Bediüzzaman’ın Görüşleri Çerçevesinde Anayasal Talep ve Beklentiler” başlıklı bir rapor yazıp, onu TBMM Anayasa Komisyonu’na göndermiş.
Rapor bazı vekillerin ilgisini çekmiş. Gençleri sunuma davet etmişler ve onlar da sunmuş.
Önce komisyondaki bazı üyeler pek de “özendirici” olmayan bir dille azarlamış onları, sonra Hürriyet, Milliyet haber yapmış ve bir “Türkiye klasiği” yaşanmış.
***
“Komisyonda cemaat şoku” diye vermiş biri. “Genç hukukçular” diye çağırmışlar “ama Nur cemaatine yakınlığıyla tanınan İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın Genç Hukukçular Topluluğu’ndan oldukları ortaya çık[mış].”
Sanki nötr bir “genç hukukçular” diye bir şey varmış da gençler onları kandırmış gibi CHP’den Atilla Kart, “isminizi, gerçek kimliğinizi neden gizleme ihtiyacı hissettiniz? Gerçek kimliğinizle başvursaydınız da biz sizi dinlerdik. Ben şahsen genç insanlar olarak sizlere bunu hiç yakıştıramadım” demiş.
Oysa kimsenin bir şey sakladığı falan yok. Zaten raporun başlığında Nursi’nin görüşleri var. Daha ilk başta, komisyona gönderdikleri, raporun kapağında da Nursi’nin koskocaman resmi var.
Yetinmemiş CHP’li üye, “size tavsiyem tetikçilik yapmayın, başkasının adamı olmayın nasihatinde bulun[muş].”
Nasihate bakın!
Düşünün, bir grup genç, entelektüel bir çaba içine girip, anayasa çalışmalarına katkı yapmaya çalışıyor, ama sanki ortada kriminal bir durum varmış gibi paylanıyor.
Belli ki fikirlerinden dolayı bu muamele.
O gençler, Said Nursi yerine Ziya Gökalp’in önerilerini hazırlayıp sunsalardı, muhtemelen ne “tetikçi” olarak suçlanacaklardı, ne de bu saldırılar olacaktı.
***
“Şu anda inanılmaz bir medyatiklince uğruyorum. Hakkımda bir sürü şey yazılıyor, twitter’da dün tt bile olmuş” diyor, sunumu yapan üniversite öğrencisi Sait Mürsel Çeşitçioğlu.
Raporda açıkça yazılı hususların bile çarpıtıldığından söz ediyor.
“Örneğin, içki ve şans oyunları yasaklansın denilmedi. Devlet bununla uğraşmasın, özel teşebbüse bıraksın denildi. Almanya, İsviçre, ABD gibi ülkelerden örnekler kondu.”
Yasaklansın deseler ne olacak? Anayasa çalışmalarına şu görüşten olanlar katkı yapamaz diye kural mı var?
***
Üç aşamalı özgün bir çalışma yapmış gençler.
Önce Said Nursi’nin 1909’de kaleme aldığı 33 maddelik anayasa önerilerini çıkarmışlar. Sonra “Risaleler”i tarayarak, ona anayasa ile ilgili olduğunu düşündükleri 11 madde daha eklemişler. Ve onları, dünya anayasalarından maddelerle desteklemişler.
Raporda katıldığım ve katılmadığım öneriler var. Tıpkı diğer bütün öneriler gibi.
Ama sonuçta ciddi bir akıl, çaba ve emek var ortada. Ve anayasa tartışmalarına anlamlı bir katkı.
Raporda, anayasanın dünyadaki örnekleri gibi kutsala atıfla başlaması, temel hak ve özgürlükleri evrensel ilkelere dayalı olarak garanti altına alması, eğitim kurumlarında anadil öğrenimine imkan tanınması, zorunlu din kültürü dersleri yerine seçmeli olarak Kur’an, Siyer, İncil, Alevilik gibi derslerin olabilmesi, öğretmenlerin Kürtçe bilmesi ve öğrenciye gerektiğinde o dilde izah edebilmesi, barajın düşürülmesi ve başörtülü vekil gibi öneriler var.
(Bkz. http://www.iikv.org/blog/).
***
Gönül isterdi ki o vekiller gençleri sadece kutlasın.
Raporlarını dikkate alsın veya almasın, onları teşvik edici cümlelerle uğurlasın.
Ama öyle olmamış.
Ne yapalım ki bu ülke böyle arkadaşlar. Siz uymayın o büyüklere.
Her zaman büyük sözü dinlenmez. Kimsenin cesaretinizi kırmasına izin vermeyin ve “düşünme cüretini göstermeye” devam edin.
Siz “polis”i yönetecek kurallara dair kafa yormuş, kolektif bir çalışma ortaya koymuşsunuz.
Tek başına bu bile övgüye değerdi.
Atilla Kart size “kişileri ilahlaştırmayın” demiş. CHP’den birinin bunu söylemesi ne güzel!
Bakın, raporun ilk somut faydası ortaya çıktı bile :)