7 Haziran seçimlerinde 1 milyondan fazla genç ilk kez oy kullanmıştı. Genç oylarında da AK Parti birinci olmakla beraber, orta ve ileri yaşlılara göre gençlerdeki oranı belirgin şekilde daha düşüktü. HDP ve MHP ise genç nüfusta genel oyunun üzerinde oy almıştı.
Önem kazanan soru şu: Bu durum 1 Kasım seçimlerinde değişebilir mi, yoksa aynı eğilim devam eder mi? Diğer bir sorulma şekliyle; “6 ay içerisinde gençlerin oylarında değişim için ne gerekçe olabilir ki?” Ben değişimin olacağını söylemiyorum ama değişimin gayet mümkün olduğunu söylüyorum. Gerekçem bu köşeyi izleyenler için gayet açık. Son 6 ayda oy verme davranışını etkileyecek çok şey değişti.
Gençler 6 ayda çok sayıda siyasal olaya şahit oldular
Mesleğim gereği bolca insan öyküsü dinliyorum. Ailenin başına dramatik olaylar geldiğinde, örneğin babanın hastalığında, evin gencinin hızlandırılmış bir şekilde büyüyüp, evin işlerine olağandan fazla katılıp, para kazanmaya başladığına dair çokça öykü hatırlıyorum. 7 Haziran sonrasında ilk kez oy veren gençlerin, 1 Kasım’a kadar geçen 6 ay içerisinde siyasal açıdan çok hızlı bir değişim içinde olduğu kanaatindeyim.
İlk defa oy veren gençlerin Türkiye’nin koalisyon dönemine, Kürt sorunundaki çatışmaya, siyasal belirsizliğe, ekonomik yalpalanmaya şahit olmadıkları, bu sebeple de geçmişin siyasal hafızasına aldırmadan oy verdikleri söyleniyordu.
Artık gençler şahit olmadıkları denilen her şeye 6 ay içinde şahit oldular. Gençler hükümet kurup kuramama süreçlerine, koalisyon görüşmelerine, Kürt sorununda çatışma dönemine, doların hızla değişimine, ülkenin geleceğindeki belirsizliğe şahit oldular.
Artık gençler AK Parti’nin, HDP’nin, MHP’nin gerçek anlamını ve siyasal fonksiyonlarını biliyorlar. Geçen 5-6 ay içinde çok sayıda deneyime sebep oldular. Ben bu deneyimlerin oy verme davranışında bir miktar değişime neden olacağı kanaatindeyim. Gençlerin oy verme alışkanlığında değişim mümkün olmakla beraber, değişimin hangi tarafa olacağı başka bir mesele.
Obama’nın kampanyası: Gençler ve sosyal ağlar
Amerika’nın şu anki başkanı Barack Obama ilk seçilişinde seçim kampanyaları açısından tam bir devrim yapmıştı. Obama kampanyasını gençler ve internetin sosyal ağları üzerine kurgulamıştı. Bu iki unsurun dinamik bir şekilde bir araya gelmesi, kimsenin beklemediği şekilde Obama’nın zaferiyle sonuçlanmıştı. Bu yeni kampanya şekli iki büyük değişim getirmişti. Sosyal ağlar üzerinden bir gönüllü ordusu oluşmuş, bunlar sahada müthiş bir çalışma göstermişlerdi. Ayrıca, 5-10-20 dolar gibi küçük bağışlar üzerinden Amerikan seçim tarihinin en büyük seçim bütçesine ulaşılmıştı. Kampanyanın beklenmeyen fakat süreci değiştiren önemli çıktılarından biri de, Amerika’nın sanat, reklam ve bilim dünyasının Obama kampanyasına resmi kampanya ekibi dışında özel ve özgün katkılar sunmasıydı.
Obama kampanyasını HDP’ye modellediler
Ben 7 Haziran seçimlerinde HDP adına Obama’nın seçim kampanyasından modelleme yapıldığı kanaatindeyim. Cihangir Türklerinin 7 Haziran seçimlerini esas etkileme gücü oy miktarlarından değil, HDP kampanyasını şekillendirmede yaptıkları etkiydi. Batıya açık, reklam dünyasına hakim ve entelektüel güç açısından birikimli bu kesimler, kendi ideolojik motivasyonlarıyla HDP’ye iletişim diliyle “konumlandırma” yaptılar. Bu konumlandırma da işe yaradı.
Obama’nın kampanyası sahici ve gerçekten zamanın yeni ruhuyla uyumluydu. HDP’nin kampanyası ise eski ve kötü bir binanın dışına yapılan giydirme gibiydi. Bu sebeple de bir kaç ay içinde çöktü. Artık Cihangir Türklerinin de yapacak çok az şeyi var. Şimdiki sorumuz şu: Hangi parti 1 Kasım seçimlerinde gençleri yakalayacak söylem, mecra ve ilişkiler üretebiliyor?