Sosyal medyadan da anlaşıldığı gibi sadece eğitim seviyesi düşük olan gençlerde değil üniversite mezunlarında da görülen yanlış bir siyaset edinme alışkanlığı var. Sadece tarafı olduğu görüşün televizyon kanalını izleyen veya gazetesini okuyan ve tek taraflı algı çalışmalarına inanan, inandığının doğruluğunu asla sorgulamayan bir gençlik.
‘Saray- diktatör’ kelimelerinden başka elle tutulur hiçbir eleştiri getiremeyen bu kesimin paralel ve doğan medyanın esiri altında kaldığını söylemek yanlış olmaz. Kendi deyimleri ile sözde yandaş medyanın yazarlarını ve haberlerini eline alıp okumadan aşağılayan bu gençliğin muhalif medyanın her haberini mutlak doğru olarak kabul etmesi, karşılaştırmalı olarak bilgi ve haberleri sorgulamaması, işin yanlış olan boyutunu her geçen gün daha da derinleştiriyor.
Sözcü, Zaman ve Cumhuriyet okumaktan başı dönen bu kesimin Halk TV ve Samanyolu televizyonunda günü noktalaması, yandaş olarak düşündüğü medyanın var olan doğrularına olumsuz bakış açısı, gençliğin medya alanında muhakeme yeteneğini öldürüyor.
Her iki tarafın medya organlarını takip eden gençlerin karşılaştırma yaptıktan sonra verdiği karar saygıyı hak ederken tek taraflı yapılan değerlendirmeler düşünce ve bilgi dünyasına ipotek koyduran bir bireyin varlığını simgeliyor. Aslında bu sorun genç veya yaşlı fark etmeden her insanın sağlıklı bir düşünceye ve bilgiye sahip olmasını engelliyor. İşte bu sağlıksız durum klişe tabirle trollüğü ortaya çıkarıyor.
Muhalif gençlerin yaşadığı bu durum hükümeti destekleyen gençlerde de görünmekte. Hatta gerçekçi olalım hükümeti destekleyen gençlerin hükümeti desteklediğini ifade ettiği medya organlarını bile tam olarak takip ettiğini söylemek çok zor. Böyle olunca gençler arasında yapılan tartışmaların salt slogan ve basit algı cümlelerinden öteye gitmediği görülüyor.
Muhafazakar olarak kabul edilen nesillerin kendi görüşüne yakın gazete ve kanal programlarını ne kadar takip ettiklerine dair sorulan bir soru, durumu gözler önüne seriyor. Buna karşılık muhalif medyanın muhalif düşünceye sahip gençler tarafından daha iyi takip edildiği çıkarımı tartışmalı olarak ortaya söylenebilir. Hükümeti destekleyen yayınları takip ettiğini ifade eden gençlerin en azından günde bir gazeteyi düzenli olarak takip edebildiğini söylemek ise çok zor.
Ortada duran en büyük sorun ister muhalefeti ister iktidarı desteklesin bilgiyi ve olayları tartışmaktan kaçınan bir nesle sahibiz. Arkadaş çevresini kaybetme veya insanlar tarafından yanlış algılanma korkusu bu durumun önemli sebeplerinden bir kaçı sadece. Bu gerekçelerin doğruluğu ve haklılık payı olmakla beraber tartışma ortamının tek taraflı bilgiye sahip olanlar tarafından ele geçirilmesi ise ötekileştirmenin boyutunu derinleştiriyor.
İdeolojileri doğrultusunda sadece belli bir görüşe yakın medyayı takip eden gençlerin bu alışkanlığa sahip olmasındaki en önemli katkının aileler ve sosyal çevreden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Ailelerin ve sosyal çevrenin kalıplaşmış yargılarının olması bir noktada kabullenilebilirken günümüz dünyasında yetişen gençlerin bu doğrultuda yetişmesi sorun olarak görülmedikçe istediğimiz nesillerin yetişmesini sağlayamayız.
Günümüzde terör faaliyetlerinin entelektüellikle ilişkili olarak sunulduğu, sosyal medya fenomenlerinin gençler tarafından kılavuz olarak kabul edildiği, gençlerin dizi senaryolarından öğrendiği hayatın gerçeğinin tam tersi olduğunu fark edemediği ve terör gruplarının deniz kenarında yaz kampları adı altında eleman devşirdiği bir dönemde karşılaştırmalı medya analizini yapan gençliğe sahip olmak zorundayız.