Genç Müminler’den gelen bir çağrı. Vicdana ve akla sesleniyor, dağa çıkan ‘Kürt kardeşlerle’ empati kuruyor. Ben de, bu haftaki Pazar köşesini, akıllarda kalması ve unutulmaması umuduyla bu güzelim çağrıya ayırdım:
Kandil Dağını mekan tutmuş arkadaşlar,
30 yıldır akan kanın durabileceğine dair yeniden umudun yeşerdiği bugünlerde, sizlere birkaç naçiz sözümüz var. Aslında sizlere sözümüz bir kenara, en çok ihtiyacımız, hem de çok ihtiyacımız var.
Sizlere ihtiyacımız var, çünkü Nur Hak’la Kandil arasına atılacak barış tohumlarının, yeşermek için sizin sevginize ihtiyacı var.
Kandil’e çıkmak için dünyaya gelmediniz, biliyoruz. Sizi dağa çıkaran yolun taşları, uğursuz bir zihniyet tarafından, nesiller boyunca itina ile döşendi.
Baba ocağını bırakıp terk ettiğiniz mezra ve köylerinizde, kasabalarınızda, şehirlerinizde, en iyi bildiğiniz dilde, anadilinizde eğitim verecek okullarınız olmadı. Sonradan öğrendiğiniz Türkçe’nizi, her okul sabahı varlığınızı Türk varlığına armağan ederek and içerken sevmenizi, en azından biz beklemedik.
Ülkeniz eviniz olamadı
Köylerinizin baktığı çorak yamaçlarda, tarla sürdüğünüz, hayvanlarınızı otlattığınız bayırlarda Mehmetçiklere kireç boyalı taşlarla Türk milliyetçiliğini resmettiren zihniyet, dedelerinizin, analarınızın, babalarınızın doğup büyüdüğü binlerce mezra ve köyün adlarını da değiştirdi.
Pek çoğunuzun doğduğu yıllarda, bölgenizde binlerce insan, öğretmen, avukat, memur, yazar, işçi, çiftçi, sadece Kürt oldukları için meçhul faillerce katledilerek yok edildi. Yüzlerce köyünüz, binlerce mezranız boşaltıldı, yüzbinlerce köylünüz yerinden edildi. Analarınız, babalarınız, amcalarınız, dayılarınız, teyzeleriniz cezaevlerine atıldı, işkence gördü. Bırakın ana dilde savunma haklarına sahip olmayı, pek çoğu mahkeme önüne bile çıkarılmadan yok yere yattılar, yıllarını tükettiler.
Mümkün mü Diyarbekir, Batman, Mardin, Şırnak, Van, Hakkari’yi gördüğümüzde, ana caddelerin arkalarına şöyle bir baktığımızda anlamamak, hem de çok iyi anlamamak, neden ananızı babanızı kardeşlerinizi bırakıp dağa çıktığınızı? İş ve aş yerine, yıllar boyunca jandarma, özel harekatçı, polis ve sivil polis buldunuz o sokaklarda. Kendi ülkenizde evinizde olamadınız, kendi sokağınızda özgür dolaşamadınız. Bütün Türkiye bir olup, varlığınıza ‘örgüt üyeliği’, iki arkadaş bir araya gelmenize ‘korsan gösteri’, her elinize aldığınıza ‘tehlikeli madde’, insanca davranış beklemenize ‘polise direnme’, iki nokta arasındaki hareketinize ‘gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet’, sesinize ‘örgüt propagandası’ demek için uzun uzun düşündük, tanımlayıcı metinleri yazdık, bunları Meclisimizde yasalaştırdık, yürütme ve yargı el ele verdik, kuvvetler ayrılığı ayağımıza hiç dolanmadan hayatı dar ettik size.
Sizler, korkunç bir yükle dünyaya geldiniz arkadaşlar. Sizi anlamamak mümkün mü?
Görüşmeler büyük fırsat
Sizlerden esirgediklerimiz ve Kandil yollarına döşediğimiz taşlardan dolayı vicdanımız sızlıyor. Ücra karakollarda yalnız ve korumasız bıraktığımız, Dağlıca, Aktütün, Gediktepe, Hantepe, Silvan’da şehit düşen Mehmetçiklerden, 30 yılda kaybedilen binlerce candan dolayı vicdanımız sızlıyor. Bunca yıldır çarpışmanızı, birbirinizi öldürmenizi seyrettiğimiz için ve bu uzun savaşta evlatlarını kaybeden Türk ve Kürt annelerinin çektiği acılardan dolayı, vicdanımız sızlıyor.
Şimdi barış için yeni bir umut yeşeriyor. Liderler görüşüyor ve görüşecekler. Allah hepsinden razı olsun. Bu görüşmeler, vicdan yaralarımızı sarmamız için, hepimiz için, toplumun her kesimi için bir fırsat sunuyor. Sızlayan vicdanlarımıza barışın tılsımıyla derman bulma ümidi, hepimizi heyecanlandırıyor. İşte tam bu nedenle, 75 milyon insanın size, sizin aklıseliminize, vicdanınıza ihtiyacı var. Siz olmadan, siz istemeden ve siz katılmadan, kimse barışı tesis edemez.
Yaşıtlarınız olan bizler, sizleri barış için sınır ötesine çekilmesi gereken güçler olarak değil, birlikte yaşamak istediğimiz gönüllü ortağımız, hemşerimiz, arkadaşımız, komşumuz olarak görüyoruz. Sizlerin tekrar aramıza dönmeniz, aramıza döndüğünüzde bizlerle eşit yurttaşlık haklarına sahip insanlar olmanız nihai hedefimiz. Ülkenin istediğiniz yerinde birlikte yaşamamızı, eğitim almanızı, meslek edinmenizi, üretmenizi, ibadet etmenizi, aile kurmanızı, huzur içinde çocuklarınızı büyütmenizi istiyoruz.
Barışı belki de en çok siz arzuluyorsunuz. Çünkü taraflar arasında en korumasız ve yalnız olan sizlersiniz. Biliyorsunuz ki barış istemeyenler de olacak. Elinizdeki silahları, mayınları ve patlayıcıları temin edenler, sınırlardaki uyuşturucu ve insan ticaretinden nemalananlar, bölgede ikbal peşinde olan devletlerin derin unsurları, yani vicdansızlar barış istemeyecekler. Beklentimiz ve ümidimiz, liderlerin bu defaki kararlılığının ve sizin kararlılığınızın ve barış isteğinizin, vicdansızları bertaraf edecek kadar güçlü olması.
Biz barışı ve barış için çalışan liderleri destekliyoruz. Barış görüşmelerini yürüten liderlerin duacısıyız. Allah, başta Sayın Başbakanımız olmak üzere, görüşmelerin tüm taraflarına ve bütün liderlere zihin açıklığı versin, hepsinden razı olsun.
Allahın selamı ve lütfu sizlerin üzerinize olsun. Genç Müminler