Bir tarafta Edirne’den Kars’a milyonlarca insan...
Perşembe günü gazetemden ‘Kadınlar küfrediyor erkekler vuruyordu’ manşetiyle duyurduğumuz genç anne Z.D. ve altı aylık bebeğinin yaşadığı vahşeti lanetleyip, uykularımız kaçtı, yüreklerimiz parçalandı, insanlığımızdan bu kadar mı çıktık diyerek yapılan zulme isyan edip gözyaşı dökerken..
Diğer tarafta bu vahşeti işleyenleri lanetlemek yerine şiddetin delilini, mobesesini isteyen ‘göster göster’ diyerek bağıranlar var.
Gezi Park’ı eylemlerinin meşruiyetine gölge düşüren Kabataş canilerini provokatörlükle suçlayıp, kesinkes aralarına mesafe koymak yerine...
Beni provokatörlükle suçlayıp, lanetliyorlar.
Kendilerini ‘Gezi Eylemcisi’ olarak da tanıtan bir güruh tam üç gündür ağza alınmayacak şekilde küfrediyor!
Açık ve net olarak şunu söylemeliyim ki, üç gündür bana yapılan küfürler bile, Kabataş’ta o genç anne ve altı aylık bebeğine o insanlık dışı vahşetin yapıldığının bir göstergesidir.
Sanırsınız bu ülkede, bu toplumda başörtüsünden ölesiye nefret edenler yok...
Sanırsınız ‘bir zamanlar’ sokakta gördüğü her başörtülü kadına ‘Fadime Şahin’ diye bağırılmamış ve bu ülkeden gidin denilmemiş!
Sanırsınız bu ülkede başını kapatan kadınların ‘topyekûn iradesi’ yok hükmünde sayılmamış!
Bakar mısınız yüzsüzlüğe!
Bir zamanlar başını kapatanlara ‘irade!’ soranlar şimdi de şiddete ‘delil’ soruyorlar!
***
Başın örtülüyse ‘şiddete maruz kaldım’ demek yeterli değil, delilini göstereceksin paşa paşa!
Delil Z.D’nin bizatihi kendisi ve altı aylık bebeğidir.
O genç annenin yerinde başka bir kadın olsaydı yer yerinden oynar kıyametler kopardı.
Oysa o gün karşımda insanlık dışı bir vahşeti yaşamasına ve yaşının oldukça genç olmasına rağmen yaşından büyük bir olgunluğa ve asalete sahip bir kadın vardı.
Ona o iğrençliği yaşatanlar insanlıklarından utanmamışlardı ama o kendisine yapılanları anlatamayacak kadar utanç duyuyordu. Anlatırken hep yumruklarını sıktı. Ben bunu nasıl anlatabilirim diyerek utanan bir kadından bahsediyorum. Dakikalar sonra kendisini almaya gelen kocasını düşünerek önce kocasını korumaya çalışan sonra ülkede bir infial olmasın diyerek susan bir kadın. Bu kadın yüzünü gösteremiyor. Ama şiddetin delili olarak orada duruyor.
Yüzlerce feminist, kadına yönelik şiddeti lanetleyen dernekler, tencere tava sokağa dökülürdü. Üç gündür bakıyorum da..
Nasıl derler, Z.D ve altı aylık bebeğinin dramını, güzide memleketimin sağır sultanı duydu da ‘sağır sultana’ yatanları duymadı, görmedi ve ses vermedi!
Kadına şiddete ‘olmaz de, dur de, kadına şiddeti engelle’, ‘Haklı şiddet yoktur’, ‘Kadına şiddet en ağır suçtur’ diyen, her yıl ünlülere ‘kadına şiddetin pozu’nu verdiren, prodüksiyonlar yapan kadın dernekleri, platformları sağır sultana yattılar hiçbiri ortada yok.
Daha açık yazayım. Kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin öncü isimleri sayılacak, neredeyse çiçek böcek, kapı gıcırtısını bahane edip demeçler veren Hülya Gülbahar ve Canan Güllü şu sıralar kafalarını nereye gömdüler de Z.D’ye sessiz kaldılar merak ediyorum.
Ankara Barosu’nun ‘kadına yönelik şiddet masası’ daha neyi bekliyor?
Resmi internet sitesinde ‘Taksim Dayanışması’nın açıklamasına dahi yer veren, Canan Güllü’nün başkanı olduğu Türkiye Kadınlar Derneği Federasyonu’nun ve kendisine bağlı yüzlerce kadın derneğinin susmasının bir anlamı olmalı değil mi?
Kadına şiddeti önleyecek yasaları didik didik etmek adına, neredeyse Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kapısında yatan Canan Güllü ve Hülya Gülbahar genç bir anne ve altı aylık bebeğine yapılan insanlık dışı şiddet, hakaret ve zulüm karşısında neden sessiz kaldıklarını açıklamak zorundalar.
CHP’li Aylin Nazlı Aka ile el ele fotoğraf çektiren Canan Güllü neyi bekliyorsunuz ve neden sessiz kalıyorsunuz?
On beş gündür Gezi Parkı’nın içerisinde, bu ülkenin Başbakanı’nın eşine ağza alınmayacak küfürlü pankartlar açılıyor görmüyor musunuz?
Aylin Nazlı Aka kadın da Emine Erdoğan kadın değil mi?
Yoksa siz de o Kabataş eşkıyalarının genç anne ve bebeğine yaptıkları zulmü, Gezi Parkı’nda Emine Erdoğan’a yapılan küfürleri haklı mı görüyorsunuz?
Bu yüzden mi siz ve üyeniz olan yüzlerce derneğiniz sessiz kalıyor? Söyleyin bu ülkenin tüm Hülya Gülbaharları, Canan Güllüleri...
Bu sessizlik niye?