Yüzünü değil kalbini yıka diyeceğimiz olaylar çarşısı. Birisi, taşınabilir WC aynasından gördükleriyle kaşınabilir kuyruk acısını bastırıyor.
Şaşırmıyor oluşumuza şaşırmayalım. Olgun insan olayları oluruna, ham insan durumları giderine bırakır. Kendisini unutturmaya kıyamıyor, gıcır gıcır nahveti bayatlamış tehditlerini gündeme getirse de kimse oralı olmuyor.
Kibir ah şu kibir ruhun bulaşık suyu. Kibir, bunların bünyelerinde altın çağını yaşıyor.
Ben diyor ben bu hareketin sacayağıyım. En çok bana soracaksınız en çok bana! Diyen kofstar. Biraz yüzleşse kendisiyle, yaşına duyacağımız hürmetin eşkali belli olacak ama izin vermiyor.
Duygu durum bozukluğunu, başka bir bozuklukla tamir etmeye çalıştığından öfkeli. Bir kızgınlığı var belli ki! Ruhunu kibirle doyurduğundan zan şekeri yüksek. Sahi neye kızgın bu adam?
15 Temmuz gecesi terlikle dolanan kahvehane tabağı herifler için cübbemi giyerim bak! Demeyen adam.
Vesayetin kürdanıyla sürekli bu toprakları eşeleyen şeyler için cübbe giymeyen adam! Ne için cübbe giyecekti hatırlayın.
Ettiği tehdit kadar çözüm üretseydi en azından saygınlığına bırak gölgeyi armut düşürmezdi.
...
Şimdi kalkmış "Bak beni zorlamasınlar aday olurum" diyor. İşte böyle de kendilerini bulunmaz yeşil başlı gövel ibrik sanırlar.
Siz ne zannediyorsunuz kendinizi? Yahu bırakın değerinizi bu davaya gönül veren insanlar versin. Bu şekilde bırakın halkın gönlüne girmeyi; akşam çarşısında taze patates arayan pazar poşetine bile giremezsiniz.
Keşke zorlasalar da sizi aday olsanız! Görseniz seçim sandığını adam sandıklarımızın dolduramayacağını.
Keşke zorlasalar da sizi aday olsanız! Görseniz olmadığınız gemiden inmekle ettiğiniz tehdit, sizi hangi zavallı fısıltının zirvesinde bırakmış.
Keşke zorlasalar da aday olsanız! En azından aynanızı değiştirirsiniz.
Bu dava kalesi, ruhunu Nuri Pakdil'in tevazusuyla, Sezai Karakoç'un dervişliğiyle, Zarifoğlu'nun hayalleriyle besleyen Recep Tayyip Erdoğan'ın dik duruşuyla mutlu. Ben demeyen bir güzel adamın biz dediği yerdeyiz.